Ana içeriğe atla
Ana Sayfa
24.09.2013

Ağar, Eken, Şahin İçin Ağırlaştırılmış Müebbet

<< TÜM HABERLER

Milliyet – Türker Karapınar

Susurluk davası hükümlüsü, eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın 1993-1994 yıllarında faili meçhul kalmış cinayetlerle ilgili 2011’de yaptığı itiraflar üzerine başlatılan soruşturmada Ankara’da ilk iddianame hazırlandı.

Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, 30 Eylül 1993’te öldürülen Ankara Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın’la ilgili soruşturma dosyasını zamanaşımı riski nedeniyle, 16 faili meçhul cinayetle ilgili yürüttüğü ana soruşturmadan ayırarak, iddianame hazırladı.

İddianamede, dönemin Emniyet Genel Genel Müdürü Mehmet Ağar, eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, emekli Yarbay Korkut Eken ile eski özel harekât polisleri Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Seyfettin Lap, Ahmet Sakarya veAlper Tekdemir’in de bulunduğu 12 kişi hakkında, “cürüm işlemek amacıyla kurulan silahlı suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde adam öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Zamanaşımını riske atmadı

Bilgili’nin, Baskın’ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmanın 20 yıllık zamanaşımı süresinin 30 Eylül 2013’te dolacağını gözönüne alarak davayı açtığı bildirildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları uyarınca, kamu görevlilerinin işlediği suçlarda zamanaşımı uygulanmasa bile Bilgili’nin, soruşturmanın iç hukuka göre zamanaşımına uğramaması için davayı açtığı bildirildi.

Davanın açılması, Baskın cinayetiyle ilgili zamanaşımını durdururken, “adam öldürmek” suçuna öngörülen 20 yıllık zamanaşımı süresini de 10 yıl daha uzatarak 30 yıla çıkardı. Bilgili, hazırladığı iddianameyi, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkemenin iddianameyi incelemesi için 15 günlük süresi bulunuyor.

Soruşturmaya devam ediyor

Bilgili, Avukat Yusuf Ekinci, Avukat Faik Candan, Müfettiş Namık Erdoğan, işadamı Behçet Cantürk ile şoförü Recep Kuzucu, Cantürk’ün yakını müteahhit Fevzi Aslan ile kardeşi Şahin Aslan, Behçet Cantürk’ün avukatı Medet Serhat, Medet Serhat’ın şoförü İsmail Karaalioğlu, işadamı Savaş Buldan, Savaş Buldan’ın akrabaları Hacı Koray ve Adnan Yıldırım, İranlı uyuşturucu kaçakçısı Lazem Esmaeli ve Asger Simitko, ANAP’lı Keskin İlçe Başkanı Metin Vural cinayetleriyle ilgili ana soruşturmaya ise devam ediyor.

Bilgili’nin 15 cinayetle ilgili iddianameyi de bu yıl sonuna kadar hazırlaması bekleniyor.

İnfazı böyle anlattı

Baskın, Altındağ Nüfus Müdürü olarak görev yaparken, 30 Eylül 1993’te kaçırılarak, 3 kurşunla öldürüldü. Yüksekovalı olan Baskın, bir başka Yüksekovalı işadamı olan Hurşit Han’ın da kayınbiraderiydi. Babası öldürüldüğünde 5,5 yaşında olan Eren Baskın, şunları anlattı:

“Babam öldürüldüğünde 5,5 yaşındaydım. 30 Eylül 1993 günü babam eve gelmedi. Bir gün sonra sabah saat 05.00’te babamın arabasını evimizin önüne getirdiler. Annem kapıya indiğinde arabanın kapılarını açık ve bir adamı kaçarken görmüş. Sabah karanlığı olduğu için adamı tam olarak görememiş. Annem, arabayı boş görünce bir şeyler olduğunu anlamış. 4 veya 5 gün sonra Gölbaşı’ndan bir çiftçi babamın cesedini görüp haber vermiş. Bizim babamın öldüğünden böyle haberimiz oldu. Aile efradımız hastanede babamı teşhis etti. Babamı sol göz kapağından, göğsünün tam ortasından ve karnından üç kurşunla öldürmüşler. Aynı gün cenazeyi alıpYüksekova’da defnettik. İddianame ile ümitlendik. Aslında piyonlar belli. Ama bizim derdimiz onlarla değil, baştakilerle. Sonuna kadar gideceğiz. Ama, iddianamede Tansu Çiller’in (şüpheli) olmamasından üzüntü duyduk.”

Annesi Raife Baskın ile telefonla görüştüğünü bildiren Eren Baskın, “O da çok üzülüyor. Hiçbiraçıklama onu tatmin etmiyor. O yüzden savcıyla görüşmek istiyor. Belki önümüzdeki günlerde Ankara’ya giderek, savcıyla görüşürüz” dedi.

‘Çiller dahil edilmeli’

Mecit Baskın’ın kardeşi Necip Baskın da, ağabeyinin öldürülmesini hiçbir zaman kabullenemediklerini belirterek, “O zamandan beri ağabeyimi kimlerin öldürdüğü biliniyordu ama dokunulamıyordu. Bizim için önemli olan tetiği çekenler değil çektirenlerdi. Tansu Çiller’in bir listeoluşturduğu, buna alternatif bazı çetelerin oluşturulduğunu herkes söylüyor. Biz kendisi hakkında da suç duyurusunda bulunmuştuk. Onun da soruşturmaya dahil edilmesi gerekliydi” dedi.

Çarkın’ın itirafları

Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Çarkın, Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın’ın öldürülmesiyle ilgili şunları anlatmıştı:

“O zaman Özel Harekât Daire Başkanı olarak İbrahim Şahin görev yapıyordu. Mecit Baskın Altındağ Nüfüs Müdürüydü. Bize söylenen bu kişinin emniyete intikalini sağlamaktı, bilgisine başvurulacağı söylendi. Biz istihbaratımızı yaptık. Oğuz Yorulmaz, Ercan Ersoy ve ben, 1 haftalık çalışma sonucunda kendisini üçümüz gidip Altındağ Nüfus Müdürlüğünden emniyete davet ettik.

“Emniyete götürmek için Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Seyfettin Lap ve Ahmet Sakarya’nın olduğu araçta Mecit Baskın emniyete götürüldü. Biz de bir müddet sonra daire başkanlığına gittik. Orada yoktular. Bunun üzerine İbrahim Şahin, bize ‘burada ne işiniz var, gidin onlarla buluşun’ dedi. Onların piecers denilen alet vardı. Bu mesaj aletiydi. Onunla Gölbaşı’nda olduklarını anladık. Yanlarına gittiğimizde Mecit Baskın’ın ölmüş olduğunu gördük. Kimin öldürdüğünü bilmiyorum.

“Orada Ayhan Akça ile kavga ettik. Bu ne biçim görev, bu ne biçim iştir diye söyledim. ‘Bu işi daire başkanı biliyor, sen karışma’ dedi. Biz birbirimize yumrukla girdik. Daha sonra oradan uzaklaştık. Ceset orada kaldı. Olay yerinde Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Seyfettin Lap, Ayhan Özkan, Ahmet Sakarya vardı. O günden sonra onlarla emniyetteki ilişkilerimiz bozuldu.”

Aileden suç duyurusu

Çarkın’ın bu itiraflarının ardından Avukat Taha Ayhan, Baskın’ın eşi Raife ve ağabeyi Necip Baskın adına suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, Ağar, Şahin, Eken, eski özel harekâtçıların yanı sıra dönemin Başbakan’ı Tansu Çiller ile dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, JİTEM kurucularından Tuğgeneral Veli Küçük hakkında da dava açılması istendi. Dilekçede,

Baskın’ın öldürüldüğünden bugüne kadar faillerinin bulunmadığı belirtilerek, “Dönemin koşulları, o günden bu güne kadar yaşanan süreçler ve kamuoyunda Susurluk ve Ergenekon olarak bilinen oluşumların kısmi de olsa ifşa edilmesiyle bu cinayetin o dönem işlenen bir çok faili meçhul cinayet gibi belli bir program dahilinde devlet imkânlarını kullanan ve kendilerini hukuktan üstün gören çevrelerce belli bir emir komuta zinciri içerisinde işlendiği açıkça ortaya koymuştur” denildi.