Ana içeriğe atla
Ana Sayfa

Mahkeme: İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 

Dosya No: 2015/58 

Duruşma Tarihi: 18 Mayıs 2017 

İzleme Ekibi: Evrim Kepenek, Mahsun Kaya 

Çizim: Bilge Emir

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin öldürülmesi, onlarca evin yakılması ve halkın göçe zorlanması ile ilgili olarak Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu ve geçtiğimiz 23 Ağustos’ta Singapurda öldüğü iddia edilen Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın  “taammüden öldürme, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik ve cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma” suçlarından tutuksuz olarak yargılandığı davanın 16’ncı celsesi İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma Öncesi

Diyarbakır’da açılan, daha sonra güvenlik gerekçesi ile önce Eskişehir’e ardından İzmir’e nakledilen Lice Davası’nın 16’ıncı celsesine müştekiler Metin Bekiroğlu, Şerif Can Can, Muhammet Kaya, Baki Atman, Ethem Üzer, Cahit Şarlı “daha önceki duruşmalarda hiçbir taleplerinin kabul edilmemesi ve mahkeme heyetinin tavırlarını protesto etmek” için katılmadı. Lice Adalet Arıyor Platformu Sözcüsü Şiyar Kaymaz  ve avukatlar Sidar Avşar, Ali Aydın, Fatma Demirel, Suat Çetinkaya, Nezahat Paşa, İlhan Gül Kireçkaya ve Abdullah Zeytun ile birlikte Lice Davası İzleme ekibi de duruşmanın yapılacağı mahkeme salonunun önünde hazır bulundu. Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Ahmet Özmen, avukatlar Yunus Muratakan ve Cihan Ülsen’in Diyarbakır’dan mahkemeye yetişemeyeceğinin anlaşılması üzerine, mahkeme heyeti ile görüşülüp mahkemenin başlama saati bir saat ertelendi. Duruşma 10:45’te başladı. Mahkeme önünde çevik kuvvet ekipleri yoktu ve duruşmaya girişlerde sorun yaşanmadı.

Duruşma Salonunun Görünümü

Önceki duruşmaların aksine mahkeme salonunda çevik kuvvet polisinin olmadığı görüldü. Duruşma başlamadan önce mübaşir tarafından telefonların kapalı olması ve çantada tutulması konusunda uyarılar yapıldı.

Duruşmada mağdur avukatları ve sanık Eşref Hatipoğlu’nun avukatı Mehmet Eren Turan kendilerine ayrılan yerlere oturdu. Lice Adalet Arıyor Platformu Sözcüsü Şiyar Kaymaz ve Lice Davası İzleme ekibi izleyiciler için ayrılan bölümde otururken, öldürülen asker Yüksel Bayar’ın yakınları Muhammet Bayar ve İlhami Bayar mağdurların oturduğu bölümde oturdu. Davayı az sayıdaki basın mensubunun takip ettiği görüldü.

Dava İzleme Ekibine Yaklaşım ve Görev Mektubu

Dava izleme ekibi yaka kartlarını takarak izleyici bölümüne otururken davanın eskizlerini çizen Bilge Emir de aynı sırada biraz mesafeli oturdu. Görev mektubu mahkeme heyetine dava izleme ekibinden Mahsun Kaya tarafından teslim edildi. Tutanağa geçirilip geçirilmediği gözlemlenemedi. Genel olarak izleme ekibine yaklaşım iyiydi. Bir önceki duruşmalarda yüksek sesle uyarılarını duyduğumuz mübaşir sürekli olarak dava izleme ekibinin yanına gelerek kuralları, neden bu uyarıları yaptığını açıkladı. Hatta, “Sizleri kırdıysam özür dilerim,” dedi. Bir önceki duruşmada sürekli olarak bağıran mübaşirdeki bu tavır değişikliği, “Duruşmanın raporunu okuyorlar mı?” sorusunu akıllara getirdi.

Mahkeme Heyetinin Tutumu ve Dikkat Çeken Noktalar

Mahkeme heyeti değişmişti ancak neden değiştiğine dair avukatlara veya salondakilere herhangi bir açıklama yapılmadı. Mahkeme heyetinin genel olarak mağdur avukatlarını dinlediği, olayları anlamaya çalıştığı görülürken, SEGBİS ile bağlananlara da ayrıntılı sorular sorması dikkat çekti.

Mahkeme heyeti üyelerinden birinin sanık Eşref Hatipoğlu’nun avukatı Mehmet Eren Turan ile zaman zaman göz göze geldiği, Turan ve mağdurların avukatları arasında tartışma çıktığında sürekli olarak Turan’dan yana tavır koyması dikkat çekti. Bu üyenin sanık Hatipoğlu’nun davaya katılmaması konusunda Turan’ı destekler nitelikte konuştuğu ve Hatipoğlu’nu da koruduğu görüldü. Bu duruma mağdur avukatları, “Siz bile burada Hatipoğlu’nu koruyorsunuz,” diyerek tepki gösterdi.

SEGBİS ile Ankara’dan bağlanan dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı’nda görevli Binbaşı İhsan Batı’nın hemen arkasında ona sözlü olarak bilgiler veren bir kişinin görülmesi üzerine mahkeme heyeti ve mağdur avukatları duruma tepki gösterdi. Bu sırada sanık avukatının bunun önemsiz bir şey olduğunu ifade edercesine gülmesi dikkat çekti. Neticede Batı’nın yanında bulunan kişi salondan çıkarıldı ve bu durum kayıtlara geçirildi.

Genel olarak mağdur avukatları ve sanık avukatlarının taleplerini dinleyen mahkeme heyeti, konuya hakim olmak ister gibiydi. Tanıklara istendiği kadar soru sorulması için zaman verildi. İşleyiş usule uygundu.

Duruşmanın Ayrıntıları

Duruşmada ilk olarak Ankara’dan SEGBİS ile bağlanan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanlığı’nda görevli Binbaşı İhsan Batı’nın ifadesi alındı. Batı, katliam günü Bahtiyar Aydın ile birlikte Lice’ye helikopterle gittiklerini belirttiği ifadesinde, bir polis aracından ateş açıldığını ve ateş altında kaldıklarını söyleyerek ilçenin dört yanından saldırı gerçekleştiği bir çatışmanın çıktığını iddia etti. Yaralanan Bahtiyar Aydın’ı askeri hastaneye götürdüğünü belirten Batı, silahla vurulan bir kişi ya da ceset görmediğini dile getirdi. Batı o sıralarda PKK’li de görmediğini kaydetti. Batı, son olarak Bahtiyar Aydın’ın JİTEM tarafından vurulduğu iddiasını basından duyduğunu, kendisinin o şekilde düşünmediğini söyledi.

Avukatlar Batı’ya bir dizi soru yöneltti. Bu soruların bazılarında Batı’nın çelişkili yanıtlar verdiği gözlemlendi.

Avukat Suat Çetinkaya, silah seslerini nasıl ayırt edebildiklerini sorduğunda Batı, meslek gereği anladığını söyledi. Bahtiyar Aydın’ın uzun menzilli kanas ile vurulduğunu tahmin ettiğini söyleyen Batı, “Ben Bahtiyar Aydın vurulduktan sonra onu helikoptere alıp hastaneye götürdüm. Daha sonra olanları bilmiyorum. Çevremize mermi düştüğünden helikopter bizim bulunduğumuz alana inemedi. Biz zırhlı bir araç ile başka bir yere gittik oradan helikopter bizi aldı. Yaralı ile meşgul olduğum için ayrıntıları hatırlamıyorum,” dedi.

Mağdur avukatlarının soruları sırasında, Batı’nın arkasında kendisine sözlü yardımda bulunan bir kişinin olduğu ekrana yansıdı. Bu kişinin Ankara Barosu’na kayıtlı Avukat Mecit Korkut olduğu  öğrenildi. Bu duruma tepki gösteren mağdur avukatları, dinleme olayının usule uygun yapılmadığını, yargılamanın tarafsız olmadığını ifade ederek, SEGBİS yerine mahkemede dinleme yapılmasını, Batı’nın bir sonraki duruşmada mahkemeye getirilmesini talep etti. Ancak mahkeme heyeti “Yüz yüze dinleme yapıldı ve usule uygun,” diyerek bu talebi kabul etmedi. Ankara’da mahkeme salonunda bulunan avukat da kimlik bilgileri alındıktan sonra salondan çıkarıldı.

Avukat Yunus Muratakan söz alarak Lice’deki operasyon alanına ilişkin sorular yöneltti. Ancak, Batı’nın birçok soruya “Hatırlamıyorum,” diye yanıt verdiği görüldü. Muratakan’ın olaylar sırasında Hatipoğlu’nun nerede olduğunu sorması üzerine Batı, “Zırhlı bir araçla kentten çıkmıştı nereye gittiğini bilemem. Bahtiyar Aydın’ın ölümüne ilişkin bir idari soruşturma yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Tam hatırlamıyorum. B. Aydın vurulduktan sonra ben bir daha Lice’ye dönmedim,” dedi.

Daha sonra SEGBİS’le Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde olan 72 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’a bağlanıldı. Görüşme sırasında görevlinin sesi duyduğu ancak Özkan’ın duymadığı tespit edilince, Özkan’ın kulaklarında bir problem olduğunu anlaşıldı. Özkan’ın Diyarbakır’da dinlenilmesi noktasında karar yazılması istendi.

Daha sonra taleplere geçildi. İlk olarak söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Ahmet Özmen, Türkiye’de bu tür davalarda cezasızlık kültürünün hakim olduğuna dikkat çekti. Bu davalarda asıl meselenin geçmişle yüzleşme olduğunu söyleyen Özmen, bunun demokrasi için önemli olduğunu belirtti. Bu tür yargılamaların “dostlar alışverişte görsün” anlamında olduğunu dile getiren Özmen, 17 kişinin katili olarak Eşref Hatipoğlu’nun tutuklanmasını talep etti. Olay gününe dair keşif yapılmasını isteyen Özmen, ayrıca Bahtiyar Aydın’a müdahale eden doktorun kimliğinin tespit edilmesini, Genelkurmay’dan olaya ilişkin soruşturma başlatılıp başlatılmadığına dair bilgi istenmesini ve Deniz Baykal, Mithat Bereket, Ünal Erkan ve Şemdin Sakık’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti.

Avukat Yunus Muratakan da söz aldı ve Özmen’in taleplerine katılmakla birlikte Bahtiyar Aydın’a ilk müdahale eden doktorun tespit edilmesini ve tanık olarak dinlenilmesini talep etti. Ayrıca Şemdin Sakık’ın da tanık olarak dinlenmesini talep etti.

Sanık Avukatı Mehmet Eren Turan, müvekkili Eşref Hatipoğlu’nun can güvenliği olmadığı için davaya katılmadığını belirtti ve tutuklama talebinin reddini istedi. Ayrıca “Şemdin Sakık PKK’lıdır. Onu neden buradan dinleyelim?Bu talep de reddedilsin,” dedi. Olay yeri keşfinin de davaya bir fayda sağlamayacağını ifade eden Turan, mağdur avukatların taleplerinin yargılamaya bir fayda sağlamayacağını iddia etti.

Mahkeme heyeti, mağdur aileleri avukatlarının sadece Bahtiyar Aydın’ın ölümüne ilişkin Genelkurmay’ın idari soruşturma başlatıp başlatmadığına dair bilgi istenmesi talebini kabul etti. Diğer tüm talepleri davaya bir katkısı olmayacağı gerekçesi ile reddetti.

Davanın bir sonraki duruşması 12 Ekim 2017’de görülecek.

Duruşma Sonrası

Duruşma sonrasında açıklama yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Ahmet Özmen, davanın güvenlik gerekçesi ile İzmir’e nakledilmesini eleştirerek, yakınları öldürülen ailelerin katılamadığını hatırlattı. Ailelerin bu kez taleplerinin kabul edilmemesi nedeni ile protesto amaçlı davaya katılmadığını kaydeden Özmen, tüm taleplerin reddedildiğine dikkat çekerek davanın takipçisi olacaklarını söyledi.


*  Bu rapor, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Açık Toplum Vakfı tarafından desteklenen “Genç İnsan Hakları Savunucularının Cezasızlıkla Mücadele için Güçlendirilmesi” projesi kapsamında yargısal uygulamanın izlenmesi amacıyla Hakikat Adalet ve Hafıza Çalışmaları Derneği ve Şırnak Barosu’nun ortak yürüttüğü Dava İzleme çalışması kapsamında hazırlanmıştır.