
Hatırlayan Şehir’e interaktif harita üzerinden ulaşmak için tıklayın.
Kent dokusunun içine kazınmış ancak toplumsal hafızada bastırılmış şehrin politik geçmişini haritalamayı hedefleyen bir tur.
Asena Günal bu cümleyle tanımladığı İstanbul turunu ilk olarak 2015 ve 2016 yıllarında düzenlediğimiz Tarihsel Diyalog ve Geçmişle Yüzleşme Bölgesel Ağı Yaz Okulları‘ının katılımcıları olan Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Kafkaslar’dan farklı sivil toplum örgütü temsilcilerine yönelik gerçekleştirmişti.
Murat Çelikkan’la birlikte kaleme aldıkları bu çalışma ise okuyucularına kalıcı bir bellek rehberliği sunuyor. Bir kitap ve bir internet sitesi projesi olan Hatırlayan Şehir bizleri Taksim Meydanı, Gezi Parkı, İsitklal Caddesi, Emek Sineması, Galatasaray Meydanı, Hazzopulo Pasajı, Mısır Apartmanı, Karşı Sanat, Aras Yayıncılık, Narmanlı Han, Neve Şalom Sinagogu, Salt Galata, Kamondo Merdivenleri, San(a)saryan Han, Belediyeler Birliği Binası, Türk ve İslam Eserleri Müzesi ve Four Seasons Hotel İstanbul durakları boyunca gayrimüslimlerin sosyal ve kültürel hayatına, azınlık ve insan hakları ihlallerine ama aynı zamanda demokrasi ve toplumsal uzlaşma için sosyal hareketlerin hikâyelerine götürüyor.
Bu kitap okuyucularına ister sakini ister turisti olsunlar, İstanbul şehriyle bir tanışma fırsatı sunarken, Osmanlı’nın ve Cumhuriyet Türkiyesi’nin İstanbul özelinde bastırılmış tarihini de bir şehir rehberi formatında anlatıyor. Zira her gün önünden geçtiğimiz, ziyaret ettiğimiz mekânlar tarihlerinde çoğunlukla ihlaller, adaletsizlikler, ama aynı zamanda mücadele ve birikimin hafızasını taşıyor. Hatırlayan Şehir, İstanbul’un bu çok da bilinmeyen gayri resmi tarihine Taksim Meydanı’ndan Sultanahmet Meydanı’na 17 mekân, meydan ve bina üzerinden ışık tutuyor.
Columbia Üniversitesi’nden Elazar Barkan, “şehrin ihtişamlı kültürel ve toplumsal çoğulculuğundan ve nesillerce baskılara karşı duruşundan ilham alan meraklı turistlere ve şehir sakinlerine” hitap ettiğini söylediği rehberi “Toplumun en iyi halinin taslağını çizmeye, geçmişine dair sorumluluğunu tanıyarak, ayakta kalabilmiş haliyle ve şehri yeniden canlandırma fırsatıyla hazırlanmış.” diye tanımlıyor.
Kitabın Four Seasons Hotel İstanbul’u anlatan 17. bölümünden bir alıntı:
1992’de Sultanahmet Cezaevi’nin otel olması girişimleri başlatıldı. 1996’da Four Seasons Sultanahmet olarak açılan lüks otelin, bir zamanlar Türkiyeli aydın, sanatçı ve muhalifleri zorunlu olarak ağırlayan koğuş ve hücreleri ancak yüksek bir bedel ödenerek, o da yer varsa kalınabilecek duruma geldi. Böylece Türkiye geçmişle yüzleşme adına bir fırsatı daha kaçırmış oldu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin mücadeleler ve baskılar adına görkemli bir müzesi olabilecekken otele dönüşmesi, sadece bu fırsatın kaçması anlamına gelmiyordu. Aynı zamanda Sultanahmet Arkeoloji Parkı içinde, Bizans Sarayı’nın bugüne kadar korunabilmiş ve arkeolojik kazı sürdürülen bölümünde yapılan 50 yataklı ek binalar da büyük tartışmalara yol açtı. Sultanahmet Cezaevi’nin Osmanlı döneminde korunamayan Bizans Sarayı kalıntıları üzerine inşa edilmesi, Cumhuriyet döneminde çevresindeki arkeolojik alanın cezaevi bahçesi olarak gösterilerek otel arazisi olarak kiralanmasıyla yeni bir boyuta ulaştı. Four Seasons otelinin ek bölümlerinin inşaatı bazı bilim insanlarının ve politikacıların tüm engelleme çabalarına rağmen Danıştay’ın verdiği kararla durduruldu. Ancak bu karar dikkate alınmadı ve inşaat sürdü. Dönemin Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yaklaşık bir ay sonra inşaat alanını ziyaret ederek inşaatın durdurulduğu duyurusunu yaptı. Fakat bu sürede Danıştay’ın kararına rağmen öngörülen üç bloktan ikisi inşa edilmişti.
Hatırlayan Şehir’e interaktif harita üzerinden ulaşmak için: http://hatirlayansehir.hakikatadalethafiza.org