Zamanaşımı Yüzleşmeye Nasıl Engeller?

 

Devlet dahliyle işlenen suçlar söz konusu olduğunda, olağan bir hukuk düzeninde makul gerekçeleri olan zamanaşımı ilkesi, toplumsal barışın ihtiyaç duyduğu yüzleşmenin önünde engel teşkil eder. Devletlerin faili ya da azmettiricileri olduğu suçlar söz konusu olduğunda zamanaşımının failleri korumak için etkili bir cezasızlık aracı olarak kullanıldığı söylenebilir. Geçmişle yüzleşmek yerine geçmişin üstünü örtme politikası güden devletler, soruşturma ve kovuşturma süreçlerini uzatmak ve mağdurlar aleyhinde zorlaştırmak için pek çok müdahalede bulunmanın yanı sıra zamanaşımını da mutlak bir cezasızlık aracı olarak kullanırlar. Zamanaşımının bu şekilde araçsallaştırılmasının ne tür engeller teşkil ettiği şöyle özetlenebilir:

  • Adaletin sağlanması: Ağır insan hakları ihlalleri genellikle işkence, soykırım, zorla kaybetme gibi ahlaki ve hukuksal açıdan en ciddi suçları içerir. Bu tür suçların kovuşturulması, mağdurların adalet arayışına yanıt vermek ve faillerin hesap vermesini sağlamak açısından büyük öneme sahiptir. Ancak zamanaşımı sorunu suçların işlendiği tarihten belirli bir süre geçtikten sonra dava açılmasını engelleyerek adaletin sağlanmasını zorlaştırır. Bu durum, mağdurların haklarının korunamamasına ve faillerin cezasız kalmasına yol açar.
  • Hakikati bilme hakkı: Ağır insan hakkı ihlallerine dair hakikatlerin üzeri, baskı dönemlerinde yürütülen karşı propaganda, sansür, delillerin gizlenmesi, mağdurların ve tanıkların tehdit edilip susturulması gibi yöntemlerle örtülebilir ve hakikatler bazen yıllar sonra ortaya çıkabilir. Hukuksal düzenlemeler bu nedenle ihlalleri çevreleyen koşullara dair hakikat ortaya çıkarılmadıkça devletlerin soruşturma yükümlülüğünün devam etmesi ve zamanaşımı sürelerinin işletilmemesi gerektiğine vurgu yapar.
  • Toplumsal hafıza: Ağır insan hakları ihlalleri ve şiddet bir toplumun hafızasında yüzleşme ve onarım süreçlerinden geçmedikçe köklenen derin acılar ve travma izleri bırakır. Hak ihlallerinin mağdurlar, kolektifler ve geniş toplumsal kesimlerin hafızasındaki kurucu yerine dair dinamiklerin analizi bu bağlamda son derece önemlidir. Geçmişle yüzleşme ve dönüştürücü onarım süreçlerine imkan tanınması gelecekte benzer ihlallerin oluşumunu engeller. Zamanaşımı bu bağlamda bir yandan işlenen suçların toplumsal hafızadan silinmesine ve ihlallerin unutulmasına öte yandan geçmişle yüzleşmeyi ve onarım süreçlerini engelleyerek daha kronik ve çözümsüz hale gelmesine yol açar.
  • Suçlar ile ilgili caydırıcılık: Zamanaşımı sorunu, ağır insan hakları ihlalleri teşkil eden suçları işleyenlere bir tür dokunulmazlık sağlar. Failler, zamanla suçlarının cezasız kalacağına güvenebilirler ve bu da gelecekte benzer suçları işleme konusunda onları cesaretlendirebilir, insan hakları ihlalleri daha da yaygın hale gelebilir. Buna mukabil ağır insan hakları ihlallerinin yargısal süreçlerinde zamanaşımı süresinin olmaması, suç işleyenler üzerinde caydırıcı bir etki yaratabilir ve böylece gelecekteki ihlallerin önlenmesine yardımcı olabilir.
  • Mağdurların hakları ve iyileşme: Adaletin gerçekleşmesinin önündeki engellerden biri olarak zamanaşımı, mağdurların tanıma, tazmin ve onarım kapsamındaki haklarının verilmesini imkansızlaştırabilir ve dolayısıyla bu adımları takiben gelen iyileşme süreçlerini etkileyebilir. İnsan hakları ihlalleri ve savaş suçları mağdurlarının genellikle travmatik deneyimlerin uzun süreli etkileriyle mücadele ettiği düşünüldüğünde zamanaşımı süreleri, mağdurların adalet arayışlarını sınırlar, travmaların yarattığı etkileri onarma ve iyileşme süreçlerini olumsuz etkiler.
  • Evrensel, bölgesel ve yerel hukuk düzenlemelerine uygunluk: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden bu yana küresel ve bölgesel düzeyde pek çok uluslararası düzenlemede insan haysiyeti, insan haklarının evrensel olarak saygı görmesi ve korunması gerektiği gibi ilkeler vurgulanır. Ağır insan hakları ihlalleri, bu evrensel normlara ciddi bir aykırılık oluşturduğu gibi bu tür ihlallerle ilgili olarak ortaya çıkan zamanaşımı sorunu uluslararası hukuk normlarına uygunluk ve insan haklarının korunması açısından bir sorun teşkil eder. İnsan hakları ihlallerine karşı sıfır tolerans politikası bu anlamda mutlaka zamanaşımı sürelerini kaldırmayı veya uzatmayı gerektirir.