Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler ve kaybetmelere ilişkin, Kızıltepe JİTEM adıyla anılan davanın Ankara’da görülen duruşmasında mahkeme, 3 Mart 2015’te görülen duruşmada üst düzey komutanların yargılanması için HSYK’dan izin alınması gereğini gerekçe göstererek davayı durdurdu. JİTEM davasında 4’ü asker, 5’i köy korucusu 9 sanık yargılanıyor.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklardan emekli Albay Hasan Atilla Uğur ile dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu’nun konumları/görevleri sebebiyle, yargılama için Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan izin alınması gerektiğine karar verdi. Yargılama izin alınana dek durduruldu.
Ceza Muhakemeleri Kanunu (madde 161, fıkra 5) bir ildeki en yüksek kolluk amirlerinin (emniyet müdürü, üst düzey askeri yetlililer gibi) görevlerini yerine getirirlerken işledikleri suçlarda, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usullerine tabi olacaklarını belirtir. Bir başka deyişle kanunen kolluk amirlerinin görevleri ile ilgili işledikleri suçlarda yargılanıp yargılanmayacaklarına – tıpkı hakimlerde olduğu gibi – HSYK’dan alınacak izinle karar verilir.
Öte yandan aynı kanun maddesinin 8 numaralı fıkrası, Kızıltepe JİTEM davasının da konusu olan ‘örgütlü suç’ ve TMK 10.’uncu maddeye konu suçların, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile izne tabi olunmadan doğrudan soruşturulacağını belirtmektedir. Bunun yanı sıra HSYK, 29 Ocak 2015’te Lice Katliamı davası için verdiği kararda, mahkemenin davanın durdurulması yönünde benzer bir kararını bozmuş ve ilgili suçlara istinaden açılan davalarda “hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemez,” ifadesini kullanmıştı.
Kanun maddeleri ve HSYK’nin bir önceki kararı ortadayken mahkeme heyetinin izin alınması yönünde kullanmış olduğu inisiyatifin hatalı olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca Kızıltepe Davası’nda iddianame hazırlanmış ve mahkeme bu iddianameyi kabul etmiş bulunuyor. Şimdi istenen izin bu koşullarda geriye dönük olmak durumundadır. Yani mahkeme heyeti, Kızıltepe Davası’nda davanın devamı için bu verileri kullanmadı ve buna rağmen son duruşmada izin istedi. Bu durum Türkiye’de suç işleyen devlet görevlilerinin yargılanmasının sadece idari değil adli zorluklarını da göz önüne seriyor.
İddianame ve sanıklar
İddianamede, sanık askerlerin bölgede JİTEM’e bağlı olarak korucular ve itirafçılardan oluşan “Bıçak Timi” adında bir tim kurarak cinayet işledikleri, gözaltına aldıkları kişileri infaz ederek cesetlerini yok ettikleri ifade ediliyor.
Davanın asker sanıkları: Ergenekon davasından bir süre tutuklu kalan emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan. Dört askerin, Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele’nin (JİTEM) Mardin ve Diyarbakır’daki yöneticileri olduğu iddia edildi. “Bıçak Timi”nin mensubu oldukları öne sürülen korucular ise Abdurrahman Kurga, Mehmet Emin Kurga, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ve İsmet Kandemir.
Hasan Atilla Uğur ve Eşref Hatiopoğlu kimdir?
Hafıza Merkezi’nin hazırladığı Zorla Kaybetmeler Veritababanı’nda, yargılanmaları için izin talep edilen bu iki üst düzey askeri yetkilinin şüpheli olarak adlarının geçtiği 5 kaybedilme olayında 11 kişinin nasıl zorla kaybedildiği anlatılıyor. Hasan Atilla Uğur ve Eşref Hatiopoğlu‘nun şüpheli olarak adlarının geçtiği alttaki kaybedilme olaylarına üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz: