Merkez kurulduğu 2011 yılında ağır insan hakları ihlalleri ile hesaplaşmaya katkı sunmak amacıyla, öncelikli olarak ağır bir insan hakkı olan zorla kaybetmeler üzerine odaklandı. Zorla kaybetme politikalarının merkezindeki devlet şiddeti ile nasıl yüzleşebileceğimize dair sorunun cevabını ise geçiş dönemi adaleti yaklaşımı çerçevesinde aradı.
Merkez, kuruluşunu takip eden yıllarda Türkiye’de zorla kaybetmelere ilişkin hakikatleri ortaya çıkarmak için kayıp yakınları ile saha çalışmaları ve belgeleme faaliyetleri yürüttü, zorla kaybedilenlerine dair kapsamlı bir veritabanı hazırladı; mağdurların adalet taleplerinin yerine getirilmesi için bu suçla yargılananların davalarını takip etti, sorumlu kamu görevlilerinin cezasızlığının son bulmasına ilişkin hukuki çalışmalar yürüttü; ve toplumsal farkındalığı arttırmak için topladığı verileri veri görselleştirme ve benzeri iletişim araçlarını kullanarak dolaşıma soktu, yaygınlaştırdı, kampanyalaştırdı.
Türkiye’de demokratik tartışma alanının çok daha geniş olduğu bir siyasi iklimde yürüttüğümüz bu çalışmaların yönü, son yıllarda yaşanan daralmayla beraber ister istemez değişti, değişiyor. 2015 yılında şiddetli çatışma sürecine dönülmesi, bunu takip eden süreçte hızlı bir otoriterleşme yaşanması ile beraber, çalışma alanlarımızda da bazı değişikliklere gittik. Merkez, yaşanan bu gelişmelerin getirdiği güncel ihtiyaçlara cevap verebilmek için odağını belirli alanlarda güncel ihlal alanlarını içerecek şekilde genişletti. Ayrıca işbirliklerine ve yeni ittifaklara yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Böylece hedefleri arasına insan hakları örgüt ve savunucularının desteklenmesini de ekleyen Merkez, bugün daha güncel tarihli yaşam hakkı ihlallerine ve daralan sivil alana yönelik izleme ve raporlama faaliyetleri de yürütüyor, hak örgütlerine hibe ve kapasite geliştirme destekleri sunuyor.
Hafıza Merkezi olarak;