Eski Yugoslavya’da çatışmaların bitmesinin üzerinden yirmi, Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin sonlanmasın üzerinden de bir yıl geçti. Bölgede, hesap verebilirlik, hakikat ve adalet hâlâ gerçekten ziyade soyut idealler olarak görülüyor.
BIRN’ın1 Geçiş Dönemi Adaleti Girişimi şemsiyesi altında 2018 yılı boyunca düzenlenen bir dizi etkinlikte savaş suçları kovuşturmaları ve kayıpların, mağdurların katılımı konularında bölgesel işbirliği, arşivlerin, sanat, medya ve müzelerin geçmişle yüzleşmedeki rolü gibi konular tartışıldı.
Sivil toplumdan katılımcılar, uzmanlar, kurumlar, üniversiteler ve medya, uzlaşmadan ne kadar uzağız, cezasızlık ile nasıl mücadele edebiliriz, kültürlerarası diyalogu arttırmak ve genişletmek üzere daha neler yapabiliriz gibi her şeyi kucaklayan sorulara cevap bulmaya çalıştı.
Her ne kadar savaş suçları bağlamında işbirliğini düzenleyici bir kaç protokol olsa da, Bosna Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Kosova ve Sırbistan’da bulunan ulusal kovuşturma büroları, eski Yugoslavya’nın bölünme sürecindeki vahim ihlallerle ilgili anlamlı bir işbirliği yapmaya angaje olamadılar. Bölgesel işbirliği yıllardır mümkün olan en alt noktada, ortaya çıkarılabilen yeni vakaların sayısında duraklama, hatta bazı ülkelerde ciddi düşüş var. Sadece bir kaç orta ve üst düzey subay hakkında dava açılmış durumda. Ulusal kovuşturmalar hemen her zaman siyasi baskılar, kaynak azlığı ve kurumsal destekten yoksunlukla engellenebiliyor.
1990lardaki çatışmaların mirasıyla baş etme bağlamında bir diğer önemli engel de mağdurların katılımı ve tazminat. Mahkeme süreçlerinde tanıklık edenlerin çoğu ‘mağdurlar ve tanıklar birimi’nden ancak sınırlı destek alabildi. Genel olarak mağdurların katılımı bölük pörçük oldu; savaştan kurtulanlar, tazminat talepleri dar bir alana sıkışmış pasif gözlemciler olmaktan öteye gidemedi. Mağdurlar genellikle tazminat düzenlemeleri konusunda yeterince bilgilendirilmiyor ve tazminat başvuruları -tabii mevcutsa- uzun, karmaşık, yasal ve bürokratik engellerle dolu süreçlere sahip. Halen eski Yugoslav ülkelerinde adalet sisteminin mağdurlara ihanet ettiği kanısı son derece yaygın.
Bunların yanısıra işlenen suçlardan kurtulanlar, öldürülen ve kayıp kişilerin aileleri hakikat haklarının yerine getirilmediğini ifade ediyor. Her ne kadar hemen her kayıp kişi, listelenmişse de çatışma sırasında öldürülen kişilerin tek tek isimlerine ulaşmak mümkün değil. Bölgedeki siyasetçiler ve devlet kurumları çatışma tarihlerinde yaşananlar söz konusu olduğunda eşgüdüm ve işbirliği yapmakta mütereddit, buna karşılık kayıp insanlar konusuna yaklaşımları da etnik ve ulusal açılar ile sınırlı kalıyor.
Her ne kadar çatışma sırasındaki insan hakları ihlalleri, ICTY (Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi) ve yerel mahkemeler tarafından büyük ölçüde belgelenmişse de, halkın büyük bir kısmı bunun varlığından tamamen habersiz. Bir başka sorun da eski Yugoslav devletlerindeki arşivlerin kapalı olması. Arşivler açık olduğunda ise kurumlar sınırlı imkânları ile boğuşarak bilgi toplamaya çalışıyor.
Belgeleme ve kaynak imkânlarının mevcudiyetinden bağımsız olarak, savaşın mirası konusunda milliyetçi söylemin son derece yaygın ve baskın olduğu bölge ülkelerinde olgulara dayalı anlatımlar mevcut değil. Savaş suçları söz konusu olduğunda bölgedeki tüm ülkelerin resmi temsilcileri “biz ve onlar” retoriğini kullanmayı sürdürürken, siyasi elitler ve devlet kurumları mahkum edilmiş savaş suçlularını desteklemeyi, hatta terfi ettirmeyi sürdürüyor. Öte yandan resmi söyleme meydan okuyan insan hakları savunucularına saldırılar yöneltiliyor, hatta zaman zaman kovuşturmaya tabii tutuluyorlar.
Milliyetçi söylem hafızalaştırma ve eğitime de sızmış vaziyette. Eski Yugoslavya’nın mirası üzerine kurulan ülkelerdeki hafızalaştırma süreçleri tamamen etnik-temelli; devletler sadece egemen etnik topluluklarına dayanan hafızalaştırma çalışması yapıyor. Ders kitapları da eski Yugoslavya’daki savaşlar söz konusu olduğunda bağımsız ve önyargısız olmaktan uzaklar.
Raporun tam metni için (İngilizce): http://birn.eu.com/wp-content/uploads/2018/12/After-the-ICTY-Report-2018.pdf
1 BIRN: The Balkan Investigative Reporting Network (Balkan Araştırmacı Gazeteciler Habercilik Ağı) bölgedeki ifade özgürlüğü, insan hakları ve demokratik değerler bağlamını geliştirip ilerletmek üzere çalışan yerel, hükümet-dışı kuruluşlardan oluşan bir işbirliği ağıdır.