TBMM Aralık ayında, görünüşte kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesi amacı taşıyan ancak gerçekte sivil toplum açısından ciddi sonuçlar yaratan yeni bir yasa çıkardı. Yasa, terörle mücadele yasaları kapsamında hakkında soruşturma açılan sivil toplum örgütü yönetici ve çalışanlarının görevden alınmasına ve bu kişilerin yerine hükümetin kayyum atamasına izin veren hükümler içeriyor.
7262 sayılı “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun” 27 Aralık 2020 tarihinde Genel Kurulda görüşülerek kabul edildi, Cumhurbaşkanının onayını takiben 31 Aralık 2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandı. Kanunun Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik öngören maddeleri haricinde diğer maddeleri Resmî Gazete’de yayım tarihinde yürürlüğe girdi.
Kanun başlığı, kapsamın kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesi ile sınırlı olduğu izlenimini uyandırsa da 7262 sayılı “Dernekler Kanunu ve Yardım Toplama Kanunu”nda getirdiği değişiklikler ile örgütlenmeyi önleyici ve caydırıcı niteliktedir ve örgütlenme özgürlüğünü hukuka aykırı şekilde sınırlandırmaktadır. Ayrıca “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun”da yapılan ve avukatları yükümlüler kapsamına alan değişik bir “muhbir avukat” yaratma tehlikesinin yanısıra avukatın sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmektedir. Bunlara ek olarak, Adalet Komisyonu ve Genel Kurul görüşmelerinde FATF’nin “siyasi nüfuz sahibi kişiler” hakkındaki tavsiyesinin Kanun kapsamına alınmaması ayrı bir eleştiri konusudur.
Akademisyen Betül Durmuş tarafından hazırlanan bu değerlendirme notu, 7262 sayılı Kanunun sivil toplumu ilgilendiren hükümlerini BMGK Kararları, FATF Tavsiyeleri ve bunların uluslararası insan hakları yükümlülükleri ile ilişkisi çerçevesinde değerlendirmeyi amaçlamaktadır.