Ana içeriğe atla
Ana Sayfa

Hafıza Merkezi, “Geçmişle yüzleşmeden devam edemeyeceğimize göre ne yapacağız? Başkaları ne yaptı?” sorgulamasına ilişkin işte böyle bir düşünme ve araştırma sürecinin ürünü olarak oluştu.

 

Hafıza Merkezi, Kasım 2011 tarihinde bir grup avukat, gazeteci, akademisyen ve insan hakları savunucusu tarafından İstanbul merkezli bir dernek olarak kuruldu. Fakat derneğin kuruluşundan önce başlayan bir hikaye söz konusu. 

Kurucuların kendi hayat hikayeleri bir yana, Hafıza Merkezi’nin dernekleşme sürecinin miladını 2009’dan başlatmak yerinde olur. Zira bu tarihte kurucu ekip, Türkiye’de yüzleşme üzerine çalışacak bir derneğin hangi ihtiyaçlara cevap vermesi gerektiğine dair iki yıl sürecek bir öğrenme ve istişare sürecini başlatacaktı. 

Daha ilk günden, yüzleşme ekseninde odaklanılabilecek olası sorun alanları arasından Kürt meselesi öncelikli olarak tespit edildi. Zira devlet şiddetinin en yakıcı yaşandığı bu meselede elde edilecek her kazanım, diğer meseleler için açılım yaratacak bir tür manivela veya turnusol kağıdı işlevine sahip. 

Kuruluş süreci

Çalışmaların bir ayağı, Şubat 2010’da sivil örgütler ile bir başlatılan istişare süreciydi. Bu kapsamda İstanbul ve Diyarbakır’da Kürt meselesinin çözümüne ilişkin çalışan 28 sivil toplum örgütüyle derinlemesine görüşmeler yapıldı. Toplumsal cinsiyet, çocuk, yoksulluk, zorunlu göç, sağlık, kayıplar, barış inşası, insan hakları savunuculuğu ve eğitim alanlarında çalışan STK’larla yapılan görüşmelerden edinilen bulgularla 2010 yılının sonunda bir rapor yayımlandı

Aynı tarihlerde raporun sonuçlarının işaret ettiği üç ana temadan oluşan bir uluslararası konferans düzenlendi. "Hakikat, Adalet, Hafıza: Deneyimler, Tanıklıklar, Arayışlar" isimli konferans 4-5 Aralık 2010 tarihinde İstanbul'da gerçekleşti.

Ardından Arjantin'deki geçmişle yüzleşme çalışmalarını yerinde görmek için 11–15 Nisan 2011 tarihlerinde bu ülkeye bir çalışma ziyareti gerçekleştirdik. Arjantin, devlet terörü deneyimi ertesinde hakikat komisyonlarının, hafıza çalışmaları ve yasal reformların bu sürece nasıl katkı sağlayabileceğini göstermesi açısından sıkça referans verilen bir ülke. Öğrendiklerimizi "Geçmişle Yüzleşme: Arjantin Deneyimi" başlığıyla raporlaştırdığımız bu ziyaret, Hafıza Merkezi'nin kuruluşuna ilişkin önemli fikirler vererek, planlanan çalışmaları geliştirmede önemli rol oynadı. 

Son olarak, dünyada başarıyla uygulanmış birtakım yüzleşme mekanizmalarını Türkiye sivil toplumu ile beraber tartışan bir dizi toplantı Temmuz-Aralık 2011 tarihleri arasında düzenlendi. Bu toplantılar iyi örneklere dair deneyim aktarımının yanı sıra Türkiye’de bu alandaki ihtiyaca dair bir ihtiyaç tartışmasını da gündeme getirdi. 

Kuruluştan bugüne 

Bu misyon doğrultusunda Merkez, çatışma dönemleri ve otoriter yönetimler boyunca yaşanan hak ihlallerinin açığa çıkarılmasına ve tüm bu süreçlerle geçiş dönemi adaleti perspektifiyle hesaplaşmaya katkı sunmak amacıyla, ilk etapta “zorla kaybetmeler” üzerine yoğunlaştı.

Merkez kurulduğunda başta zorla kaybetmeler olmak üzere i) ağır insan hakları ihlallerinin evrensel standartlarda belgelenmesi, ii) emsal olabilecek davaların takibi ve belgelenmesi ve iii) tüm bu ağır ihlallerle ilgili hakikatlerin toplumun geniş kesimlerine anlatılmasına yönelik faaliyetleri çalışmalarının temel ekseni olarak belirledi. 

Yüzleşme çabalarının etki yaratması ve gündeme gelmesi için bir barış sürecinin önemini dikkate alarak, 2013-2015 yılları arasında yaşanan barış süreci ve sonrasında barışı da bir çalışma alanı olarak belirledi. Bu tarihten itibaren gerek farklı barış süreçlerinin, gerekse Türkiye’deki barış sürecinin muhasebesi ve belgelenmesi konusundaki çalışmalarını sürdürüyor. 

Türkiye’de demokratik değerlerin ve insan hakları mücadelesinin zeminini oluşturan sivil alanın daralması çalışmalarımızın odağını etkileyen bir başka etken oldu. 2015 yılında çözüm sürecinin son bulmasının ardından şiddetli bir çatışma sürecine girildi. 2016 yılında başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi ertesinde ilan edilen olağanüstü hal tüm muhalif kesimleri sindirmek için araçsallaştırıldı. 

Merkez, yaşanan bu gelişmelerin getirdiği güncel ihtiyaçlara cevap verebilmek için izleme ve belgeleme faaliyetlerine yakın tarihli ağır insan hakları ihlallerini de ekledi. Bu çerçevede, çeşitli biçimlerde baskı altına alınan hak örgütleri ve hak savunucularının desteklenmesine yönelik yürüttüğü faaliyetlerini yeni bir alan olarak tarif etmeye başladı.