İki yıl önce 11 insan hakları savunucusuna karşı açılan ve Büyükada Davası olarak bilinen davanın 10. duruşması birazdan arkamızdaki Çağlayan Adliyesi’nde, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Bu arada, bu davanın soruşturmasına paralel olarak 2017 yılında Büyükada’da yapılan toplantıya katılan 10 insan hakları savunucusu aleyhine “Siyasal veya Askeri Casusluk, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanuna muhalefet” iddialarıyla açılan bir soruşturmanın da kanıt yokluğu nedeniyle 2018 yılında takipsizlikle sonuçlanmış olduğunu öğrendik.
Biz bunu zaten söylemiştik. Çalışmaları tamamen insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesine adanmış insan hakları savunucuları, bu asılsız iddialar nedeniyle günlerce gazetelere manşet oldu. Haklarında senaryolar üretildi. Bu gazeteler ve görsel-işitsel medya sahte haberlerle insan hakları savunucularını ve insan hakları çalışmalarını karaladı.
Daha önce Haziran 2017’de önce gözaltına alınan daha sonra tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç hakkında “silahlı örgüte üye olmak” suçlamasıyla açılan dava, Büyükada Davası ile birleştirilmişti. Bir yıldan daha fazla tutuklu kalan Taner Kılıç geçtiğimiz yıl ağustos ayında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Taner Kılıç’a isnat edilen suçun gerçekleşmediğine ilişkin bilirkişi raporları dava dosyasındadır.
İnsan hakları savunucuları hakkında hiçbir somut delile dayanmadan “terör örgütlerine yardım” suçuyla haksız bir biçimde açılan bu davanın bugün (27 Kasım) görülecek olan duruşmasında savcının mütalaasını vermesi bekleniyor.
Biz insan hakları savunucularının beklentisi, kamu adına hareket eden savcının yine kamu adına bu haksızlığa ve ortaya çıkan eziyete artık son vermek adına beraat talebinde bulunması ve davanın böyle sonuçlanmasıdır.
İnsan hakları savunucuları olarak tek talebimiz arkadaşlarımızın en doğal hakkı olan özgürlükleridir.