Dünyanın farklı yerlerinde insan hakları örgütleri geleneksel mücadele yöntemlerinin yanı sıra eski işkence mekanlarının hafıza mekanlarına dönüştürülmesine ve kayıplar için anıt ve parklar yapılmasına yönelik çalışmalarına devam ediyor. Arjantin’den, Lübnan’a, Kuzey İrlanda’dan Fas’a dünyanın çeşitli yerlerinde ağır insan hakları ihlallerini unutturmamak üzere müzeler kuruluyor; mekanlar dönüştürülüyor; filmler, sergiler ve kamusal alanda yapılan sanat projeleriyle toplumsal hafıza hem yeniden oluşturuluyor hem de diri tutuluyor. Vicdan anıtları, müzeler ve diğer anma girişimleri sistematik devlet terörünün ortaya çıkartılması, hatırlanması ve tanınmasını sağlayarak demokratik diyaloga ve toplumsal barışa katkı sağlıyor
Vicdan Mekanları Uluslararası Koalisyonu (International Coalition of Sites of Conscience) ortaklığında 17-18 Aralık 2011 tarihlerinde İstanbul’da Cezayir Lokantası’nda düzenlediğimiz “Anıtlar, Müzeler ve Anma Girişimleri” isimli atölye çalışmasında dünyadaki bazı anma girişimi örnekleri paylaşıldı ve Türkiye’deki anma girişimleriyle ilgili tartışmalar yürütüldü.
17 Aralık Cumartesi günü toplantıya Vicdan Mekanları Uluslararası Koalisyonu’ndan gelen Silvia Fernandez’in vicdan mekanları üzerine yaptığı sunumla başlandı. Koalisyon, geçmişin hafızasını taşıyan mekanları sivil toplumu teşvik eden mekanlara dönüştürmeyi öncelikli amaç edinen dünya çağında bir ağ. 47 ülkedeki 260 vicdan mekânının üyesi olduğu bu ağ, her yıl güncel insan hakları ve demokrasi sorunlarına tarihten dersler çıkartarak müdahale etmeye çalışan on milyonlarca kişiye ulaşıyor.Farklı çevrelerden insanları bir araya getiren etkili katılımcı programlarıyla Koalisyon, geçmişi günümüze bağlayan ve hafızayı sivil müdahaleye dönüştüren küresel bir hareket olarak faaliyet gösteriyor.
Toplantıya gönderdiği mesajda “Geçmişle ve geçmişin mirasıyla yüzleşme dünyanın her yerinde bir mesele olarak toplumların önünde duruyor,” diyen Koalisyon’un baş direktörü Elizabeth Silkes mesajına şu şekilde devam etti: “ve tanınma, uzlaşma ve iyileşme için mücadelenin devam ettiği yerlerde, bu süreç daha da ürkütücü olabiliyor. Fakat toplumsal girişimlerden büyük ölçekli anmalara kadar hafızalaştırma çalışmaları bize geçmişten bir anlam çıkarmak ve geleceği tasavvur etmek için yol gösteriyor. Böyle önemli bir dönemde, Koalisyon olarak üyelerimizin deneyimini Türkiye’ye taşıma fırsatı yakalamaktan ötürü çok memnunuz.”
Koalisyon’un sunumundan sonra Türkiye’deki hafıza çalışmaları hakkında bir oturum gerçekleştirildi. Bu oturumda Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Leyla Neyzi ve Banu Karaca ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof.Dr. Meltem Ahıska birer konuşma yaptı.
İlk oturumlardan sonra, Galatasaray Meydanı’ndaki Cumartesi Anneleri’nin eylemine katıldık. Cumartesi anneleri gözaltında kaybedilen yakınları için 351. haftasına giren eylemlerinde adalet ve hakikat bir kez daha dile getirdiler. Atölye katılımcılarından Faslı Fatna El Bouih ve Arjantinli María Eugenia Mendizábal da eyleme yaptıkları birer konuşmayla destek verdiler. İnsan hakları mücadelesinin kıtalar arası niteliğini vurgulayan konuşmalar dinleyenleri duygulandırdı.
Öğleden sonraki ilk oturumda, hafıza mekanı Olimpo’da çalışan María Eugenia Mendizábal merkez hakkında bilgilendirici bir sunum gerçekleştirdi. 2005 yılında hafıza ve toplum merkezine dönüştürülen cunta rejiminin 400 yasadışı gözaltı merkezlerinden biri olan Olimpo Garajı’nın bir hafıza mekanına dönüştürülmesi sürecini detaylarıyla paylaştı. Mendizábal sürece mağdurların ve mahalle halkınının katılımının desteklendiğini ve çok titiz bir çalışma yürütüldüğünü özellikle vurguladı.
Sonraki oturumda sunum yapan Faslı aktivist Fatna El Bouih yaşamı boyunca birbirinden farklı birçok rolü olmuş bir kişi: eski siyasi tutuklu, yazar, sosyoloji mezunu, tanık, hakikat komisyonundan onarım bekleyen bir kişi ve son olarak kolonyal ve bağımsızlık sonrası rejim dönemlerinde bir işkence merkezi olan Derb Moulay Cherif’in müzeleştirilmesi için çalışan bir uzman. El Bouih’in detaylı bilgi verdiği müze girişimi Fas’ın en büyük kent yığını Kazablanka’ya odaklanıyor ve kentin bir mahallesini ve orada yaşayanların vatandaş olarak hakları hkkında bilgilendirmeyi hedefliyor.
İkinci günün ilk oturumunda ise sanatçılar Frieder Schnock ve Renata Stih gerçekleştirdikleri kamusal sanat projeleri Flick Koleksiyonu, Otobüs Durağı ve Anma Mekanları’ndan bahsettiler. Projeler Yahudi soykırımına ve Saraybosna kuşatmasına odaklanıyordu. Schnock fotoğraf dışında insanların zihninde yer edecek metotların kullanılmasının kolektif hafızanın oluşmasında önemlibir katkısı olduğunu vurguladı.
Hatırlayarak İyileşme (Healing Through Remembering – HTR) direktörü olan Kate Turner bize kuruluşunun yaptığı çalışmaları anlattı. HTR, farklı siyasi, sosyal ve dini bakışlara sahip kesimlerden bireylerin oluşturduğu kapsamlı bir toplumlararası kuruluş. Bu kişiler Kuzey İrlanda’daki çatışmayla ilgili geçmişle en iyi nasıl yüzleşileceği üzerine yoğunlaşıyor.
Atölye boyunca farklı alanlardan gelen katılımcılar sık sık söz alarak kendi pencerelerinden Türkiye’deki anma girişimleriyle ilgili söz aldılar. Tartışmalar Diyarbakır Cezaevi, Ulucanlar Cezaevi Müzesi, ve Madımak Hoteli gibi mekanlara odaklanmanın yanında alternatif anma girişimleri hakkında da konuşuldu.
Toplantı programı için tıklayın.
Toplantıya çok farklı alanlardan 50’ye yakın insan katıldı:
Arzu Yayıntaş (Küratör), Asena Günal (Depo), Ayfer Bartu Candan (Boğaziçi Üniversitesi), Ayşe Gül Altınay (Sabancı Üniversitesi), Banu Karaca (Sabancı Üniversitesi), Belinda Cooper (World Policy Institute, ABD), Berrak Karahoda (Diyarbakır Cezaevi Araştırma Komisyonu), Burak Delier (Sanatçı), Deniz Yonucu (Doktora öğrencisi), Dilek Gökçin (Yönetmen), Emrah Gürsel (Anadolu Kültür / Hakikat, Adalet, Hafıza), Eylem Ertürk (Anadolu Kültür), Fatna El Bouih (Faslı Eski Siyasi Tutuklu), Frieder Schnock (Sanatçı, Almanya), Gamze Hızlı (Anadolu Kültür / Hakikat, Adalet, Hafıza), Gülay Kayacan (Tarih Vakfı), Hale Tenger (Sanatçı), İrfan Babaoğlu (Diyarbakır Cezaevi Eski Mahkumu), Kate Turner (Healing through Remembering, K. İrlanda), Lal Laleş (Lis Yayınları), Leman Yurtsever (Aktivist – Cumartesi Anneleri), Leyla Neyzi (Sabancı Üniversitesi), María Eugenia Mendizábal (Olimpo, Arjantin), Mehmet Ali Altınkaynak (Sur Belediyesi), Mehmet Raci Bilici (İHD Diyarbakır), Meltem Ahıska (Boğaziçi Üniversitesi), Meltem Aslan (Anadolu Kültür / Hakikat,Adalet,Hafıza), Merve Bayıksel (Ulucanlar Cezaevi Müzesi), Murat Çelikkan (Hakikat, Adalet, Hafıza), Mustafa Sütlaş (Diyarbakır Cezaevi Araştırma Komisyonu), Nayat Karaköse (Global Dialogue), Nora Şeni (IFEA), Nurcan Kaya (Global Dialogue), Nuri Mehmetoğlu (Batman Barosu), Osman Köker, Birzamanlar Yayıncılık), Özgür Sevgi Göral (Hakikat, Adalet, Hafıza), Pelin Başaran (PARC), Remzi Akgül (Sur Belediyesi), Renata Stih (Sanatçı, Almanya), Ricardo Antonio Maggio (Olimpo, Arjantin), Salih Akbulut (Hakkari Barosu), Salih Sezgi (Diyarbakır Cezaevi), Silvia Fernandez (International Coalition of Sites of Conscience), Şenel Karataş (İHD Genel Merkezi), Şeyhmus Diken (Yazar), Tatyos Bebek (Aktivist), Tuba Emiroğlu (BEKS), Veysi Altay (Sanatçı), Yüksel Genç (Gazeteci), Zeynep Altıok (Toplumsal Bellek Platformu) ve Zeynep Güzel (Dut Ağacı Kolektifi)
Açık Toplum Vakfı, Chrest, Global Diyalog ve Heinrich Böll Stiftung Derneği
Katılımcılar Sütlaş ve Genç’in atölyeyle ilgili yazılarına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:
Mustafa Sütlaş – işkencehaneden “vicdan mekânı”na (Biamag, 24 Aralık 2011)
Yüksel Genç – Mekanlar hafızanın parçasıdır (Özgür Gündem, 20 Aralık 2011)