Ana içeriğe atla
Ana Sayfa
14.01.2019

Endonezya 54 Yıl Önce Zorla Kaybedilenlerin Mirasıyla Yüzleşebilecek mi?

<< TÜM HABERLER

Yüz binlerce muhalif insanın katledilmesine Batı’nın verdiği destek, katliamın üzerinden 54 yıl geçmesine rağmen ‘soğuk savaş’ın karanlık noktalarından biri olarak kalmaya devam ediyor.

Bojana Djokanovic Endonezya’da 1965-1966 yıllarındaki olaylar sırasında zorla kaybettirilen yüzbinlerce kişinin mirasına yönelik yeni çabaların kökenini araştırıyor.

Mayıs 2016’da Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu (ICMP) ile Asyalı büyükelçiler arasında Lahey’de yapılan bir toplantıda konuşmacılar, çatışma, göç, doğal veya insan yapımı felaketler ile birlikte çeşitli suçların da Asya’daki kayıp insanlar olgusuna neden olduğunu vurguladı. Sorunun nedenleri gerçekten çok ve çeşitli, kaybedilen insan sayısı ise yüzbinlerle ifade ediliyor. Korkunç vakalar sadece mağdurların ailelerini değil, tüm toplumu etkiliyor.

Endonezya’da demokratik kurumların güçlendirilmesinin çok uzaması, aynı zamanda da toplumsal ve siyasi konularda herkese açık, özgür tartışmaların teşvikinin zaman alması, yakın zamana kadar 1965-1966 yılları arasında Endonezya Ordusu’nun başını çektiği anti-komünist temizlik ile beraber gelen kitle katliamının tartışılmasına fırsat vermemişti. Üç milyon üyesi olan Endonezya Komünist Partisi, Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti’nden sonra dünyada en çok üye sayısına sahip komünist partiydi.

Ekim 2014’te beş yıllık görev süresi başlayan Başkan Joko Widodo, seçim kampanyasında, geçmişteki insan hakları ihlallerini araştırmaya söz vermişti. Ne var ki göreve geldikten sonra edimi, muğlak bir “uzlaşma komisyonu” vaadinden öteye gitmedi. Sadece bu bile, Endonezya toplumunun bir kısmını, özellikle de 1965-1966 katliamının, komünistlerin ülkeyi devralmasını önlemek üzere gerekli bir önlem olarak görenler ve/ya eski yaraları açmanın gereksiz olduğunu düşünenlere fazla geldi. 2015 sonlarında yaptığı bir konuşmada Başkan, geçmiş insan hakları ihlallerine “Endonezya’nın kendine çizdiği yol ile uyumlu bir şekilde yaklaşılması gerektiğini” söylemişti.

25 Nisan 2016 günü Başkan Widodo, Güvenlik Bakanı Luhut Binsar Pandjaitan’a, 1965-1966 katliamlarında öldürülen 500bini aşkın insanın mezarlarının saptanması talimatı verdiğinde bu konuda biraz yol alınmış gibi göründü. Yine Nisan ayında hükümet iki günlük bir Ulusal Sempozyum yaparak hükümet görevlilerini, sağ kalanları, mağdurların ailelerini, eski ordu mensuplarını, akademisyenleri ve insan hakları savunucularını bir araya getirdi.

Bu çabalar farklı tepkilerle karşılandı. Ulusal Sempozyum’un hemen öncesinde güvenlik görevlileri sol kitaplar ya da sol semboller taşıyan tişörtler sattığı iddiasıyla insanları gözaltına aldı. Ayrıca 1965-1966 olayları ile ilgili tartışmalar ve film gösterimleri yasaklandı.

Sonuç olarak sempozyum ekibi kendi tavsiyelerini toparlayarak hükümete sundu. Sempozyum Başkanı Agus Widjojo önerilerin, uzlaşma kavramına dayanan, uluslararası insan hakları mahkemeleriyle[i] uyumlu, yargı-içermeyen bir sürece göre yürütülmesini içerdiğini açıklarken daha çok ayrıntı vermeyi reddetti.

Sempozyum belgelerinde akademik araştırmaların yanında çeşitli paydaşların katkıları da yer alıyor. Bununla birlikte Bay Pandjaitan şimdiden hükümetin, 1965-1966’da yaşananlarla ilgili bir anlaşmaya mağdurlardan özür dilemenin dahil olmayacağını açıkladı.

9 Mayıs 2016’da hak savunucuları, hükümete kazılması gereken kitle mezarlarının yerlerini gösteren bir liste verdi. Listede Sumatra ve Java’da, 1,999 kişinin gömülü olduğu düşünülen 122 mezarın bilgileri var. Aynı gün Endonezya hükümeti bu mezar yerlerini soruşturmak üzere bir ekip oluşturulacağını açıkladı. Bay Pandjaitan, seçilmiş bir grup mezardan bedenlerin çıkarılışını şahsen yöneteceğini açıklarken, kazı ekibinin kimlerden oluşacağını, mekânda kitle mezarı kazmada uzman kişiler ile adli tıp uzmanlarının bulunup bulunmayacağını açıklamadı.[ii]

İnsan hakları savunucuları, “gerekli uzmanlıkların bulunmadığı, aceleye getirilen mezardan çıkarma işlemlerinin, kritik kanıtların kaybolmasına yol açarak 1965-1966 mağdurları için adaletin yerine gelmesini engelleyeceği” uyarısı yaptı.[iii] İnsan Hakları Gözlem örgütü de (HRW) adli tıp uzmanlarının bulunmadığı mezardan çıkarma işlemlerinin, kritik verilerin kaybolmasına neden olarak, kimliklerin bulunmasını çok karmaşıklaştıracağını vurguladı. Örgüt aynı zamanda mezar yerlerinde güvenlik önlemi alınmasının şart olduğunu ve hükümetin izinsiz kazı yapılmasını engellemesi gerektiğini hatırlattı.[iv]

Bay Pandjaitan daha önce hükümetin en az altı insan hakları ihlalini açıklığa kavuşturacağını söylemişti. Bunları şöyle sıralamak mümkün: 1965-1966 komünistlerin zorla kaybettirilmesi, 1989’da Merkez Lampung’daki Talangsari olayı, Papua’da 2001 ve 2003’te Wamena ve Wasior olayları, 1980lerde meydana gelen çeşitli insan kaçırma ve sonuçlanmamış vurulma olayları, 1998 ayaklanmaları ile birlikte birkaç tanınmış insan hakları savunucusunun zorla kaybedilmesi. Bu soruşturmaların sonuçlanması için Mayıs 2016 hedeflenmişti, ancak hükümet daha sonra sürenin fazla iddialı olduğunu söyleyerek hepsini belirsiz bir tarihe erteledi.

Mağdurların Adalet için Dayanışma Ağı (JSSK), Kaybedilenler ve Şiddet Mağdurları Komisyonu (Kontras)[v] Başkanlık Sarayı önünde her hafta bir gösteri (Kamisan) düzenliyor. Gösterilere katılanlar, insan hakları ihlallerinde hükümetin çabasını, suçluları mahkemeye getirmek yerine, uzlaşmaya ağırlık vermesinden memnuniyetsizlik duyduklarını belirtiyor.[vi] Bugüne kadar hiçbir failden, adı geçen suçların hesabı sorulamadı. Hak savunucuları hukuki bağlayıcılığı olmayan bir sürecin daha çok cezasızlığa yol açacağı uyarısıyla, bunun adalet bekleyen mağdurlara faydası olmayacağını ve hukuk devletini dışlayacağını belirtti.

Hükümetin düzenlediği sempozyuma karşı, eski askeri yöneticiler ve İslamcı gruplar 1 Haziran 2016’da Jakarta’da bir toplantı organize ederek, Endonezya’da komünistlerin yeniden güçlendiğini iddia etti. Generaller komünist partinin güçlenmekte olduğunu vurgulayarak, “1965-1966 olayları nedeniyle hükümetin asla özür dilememesi” gerektiğini söyledi. Uzlaşmaya gerek olmadığı konusunda ısrar eden gruptan Eski Başkan Suharto’nun 1993-1998 arasındaki başkan yardımcısı Try Sutrisno, “Eğer özür dilersek, vatana ihaneti benimsemiş oluruz” dedi.[vii]

İnsan hakları savunucuları ise olumsuz bir gelişme olarak değerlendirdikleri bu anti-komünist girişimi, bazı grupların uzlaşmaya hazır olmadığının kanıtı olarak değerlendirdi.

Hükümet hem ulusal sempozyumun tavsiyelerini hem de 1 Haziran’da Jakarta’da yapılan toplantıdan gelen teklifleri göz önünde bulunduracağını vurgulayarak, Endonezya’nın seçeceği yolun, son derece tartışmalı ve acılı bir tarihi dönem ile yüzleşebilmek için oldukça girift bir çaba içereceğini vurguladı.

[i] http://www.benarnews.org/english/news/indonesian/indonesia-communism-06012016174302.html
[ii] http://www.abc.net.au/news/2016-05-24/calls-for-indonesia-to-acknowledge-anti-communist-mass-graves/7439146
[iii] https://www.hrw.org/news/2016/05/22/indonesia-protect-mass-graves-1965-66-massacres
[iv] https://www.washingtonpost.com/world/asia_pacific/hrw-urges-deployment-of-forensic-experts-in-grave-exhumation/2016/05/24/41129166-2179-11e6-b944-52f7b1793dae_story.html
[v] http://www.kontras.org/eng/index.php?hal=siaran_pers&id=279
[vi] http://www.thejakartapost.com/news/2016/03/18/indonesia-to-settle-past-serious-human-rights-violations-by-may.html
[vii] http://www.benarnews.org/english/news/indonesian/indonesia-communism-06012016174302.html

Kaynak: icmp.int/news/indonesia-seeks-to-address-legacy-of-1965-66

1965-1966’da Endonezya’da ne olmuştu?

Ekim 1965 ile Mart 1966 arasında, o dönem dünyanın en büyük üçüncü komünist partisi olan Endonezya Komünist Partisi PKI’nın üye ve destekçileri ordu tarafından tuzağa düşürülerek, yakalanarak öldürülmüştü. Tarihçi Robert Cribb öldürülen insanların sayısının 200bin ila 800bin arasında değiştiğini hatırlatıyor.

Suharto 1967’de, anti-komünist propaganda ile şiddet kullanarak ülkenin kurucu başkanı Sukarno’yu iktidardan düşürerek devlet başkanı olmuştu. Soğuk savaşın ortasındaki bu gerilim ve korkunç mücadele, son derece bağımsız olan Endonezya’yı kıskıvrak yakalayarak tamamen batı yanlısı bir ülkeye dönüştürmüştü. Asvi Warman Adam’dan özetleyerek aktarıyoruz:

Uluslararası toplumun rolü neydi?

1965 yılında batılı ülkeler komünistleri düşman olarak görüyor, kitlesel katliamı tatsız ama kaçınılmaz buluyordu. Sovyetler Birliği biraz homurdanmaktan öte gitmedi; her şeyin farkında olan Japonya ise ses çıkarmadı.

Açıklanan eski “çok gizli” belgeler, katliamlar için ABD’nin para ve iletişim araçları ile birlikte Endonezya Komünist Partisi üyelerinin isimlerini tek tek orduya verdiğini gösterdi.

Birleşik Krallık arşivlerinde gizlilik statüsü kalkan belgeler, Avusturalya ve Birleşik Krallık’ın da suç ortağı olduğunı gösteriyor. Belgelere göre bu iki ülke gizli operasyonlarla PKI karşıtı düşmanlık yaratacak yalan haberlerle “kara propaganda” yürütüyordu. Birleşik Krallık, Singapur’da anti-komünist faaliyetler için bir istihbarat ofisi de kurmuştu.

Şiddet Endonezya’yı ve dünyayı nasıl dönüştürdü?

Katliam Endonezya için bir dönüm noktası oldu. Ülkenin siyasetini, ekonomisini ve entelektüel kültürünü dönüştürdü. Anti-komünist katliamın ardından Endonezya batı yanlısı bir ülke oldu. Öncesinde Bağlantısızlar grubunun bir üyesi olarak Doğu Avrupa ülkeleriyle yaptığı ticaretin yerini ülkeye akan Batı ve Japon sermayesi aldı.

Endonezya kültürü tekdüzeleşti. Sukarno döneminde sol ve sağ liderler arasında kamusal olarak düzenlenen tartışmalar sona erdi. Suharto her tür muhalefet ve eleştiriyi yasakladı.

Endonezya’da komünizmin yok edilmesi ABD ve Japonya gibi kapitalist ülkelerin işine geldi. Komünistlerin iktidarı devam etseydi, Güney Vietnam’daki ABD askeri güçleri Güneydoğu Asya’da tamamen komünist ülkelerle çevrili olacaktı.

1965 öncesinde Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda işgal ettiği Endonezya’da pek az varlığı yer alıyordu. Anti-komünist katliamın ardından en büyük yabancı yatırımcı rolünü üstlendi.

Mağdurlar için adalet gelecek mi?

Endonezya’nın Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, 2012 yılında yayımladığı bir raporla 1965’te yaşanan ağır insan hakları ihlallerinden orduyu sorumlu tuttu, ancak bugüne dek henüz herhangi bir adli/cezai soruşturma yapılmadı.

Bununla birlikte Endonezyalı liderlerin siyasi hedefleri arasında 1965 Trajedisinin soruşturulması giderek artan şekilde yer buluyor.

Başkan Joko Widodo seçim manifestosunda geçmişteki insan hakları ihlallerinin çözülmesi sözüne yer vererek, bu vaadini orta vadeli planına yerleştirdi.

Ağustos 2015’te yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında başkan Widodo ulusal uzlaşma çağrısı yaptı. Bu çağrı selefi Susilo Bambang Yudhoyono’nun tavrına kıyasla ileri bir adım kabul ediliyor; ancak uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceği hâlâ bir muamma.
Kaynak: https://theconversation.com/how-indonesias-1965-1966-anti-communist-purge-remade-a-nation-and-the-world-48243

Uluslararası Af Örgütü’nün (AI) son raporuna göre, 2018 sonuna gelindiğinde Endonezya’da, bu yazıda sözü edilen ağır ihlallerde, insan hakları açısından hiçbir gelişme/ilerleme olmamıştı. Sağ kalanlar hâlâ hakikati öğrenmeyi ve adaleti bekliyor.