Amed’deki ‘Ağır Suçların Etkili Soruşturmasında Uluslararası Deneyim’ konferansının sonuç bildirgesi açıklandı. Yüzleşme için hakikat komisyonunun kurulması, bir veri bankasının oluşturulması ve Minnesota Protokolü’ne uyulması istendi.
Amed Barosu tarafından yapılan “Ağır Suçların Etkili Soruşturmasında Uluslararası Deneyim” konulu konferansın sonuç bildirgesinde, hak ihlallerinin etkili soruşturulması için kimi tespitlerde bulunuldu. Konferansın sonuç bildirgesinde, geçmişle yüzleşmek için hakikat komisyonunun kurulması, zorla kaybettirilmelere ilişkin DNA bankasının oluşturulması, toplu mezarların açılmasında Minnesota ve İstanbul Protokolü’ne uyulması gibi talepler yer aldı.
Amed Barosu tarafından Liluz Otel’de yapılan, “Ağır Suçların Etkili Soruşturmasında Uluslararası Deneyim” konulu konferans iki gün süren oturumların ardından açıklanan sonuç bildirgesiyle sona erdi. Konferansın sonuç bildirgesinde “Geçmişle yüzleşmek için hakikat komisyonunun kurulması” ve “Zorla kaybettirilmelere ilişkin DNA bankasının oluşturulması” gibi talepler yer aldı. Bugünkü “Cezasızlık uygulaması ve araçları ile insan haklarının ağır ihlallerinde veri toplama, hakikatin belgelenmesi deneyimleri” başlıklı oturumun ardından hazırlanan sonuç bildirgesi Amed Baro Başkanı Tahir Elçi tarafından okundu.
Türkiye’nin dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi olağanüstü dönemlerden geçtiğine yer verilen bildirgede, son 30 yıldır yaşanan silahlı çatışmada 50 bine yakın insanın yaşamını yitirdiğine, 3 bin 500 yerleşim yerinin zorla boşaltıldığına ve 3 milyona yakın kişinin zorla yerinden edildiğine vurgu yapıldı. Bildirgede, sadece Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı’nda 10 bini aşkın faili meçhul dosyasının bulunduğu ve bini aşkın kişinin halen kayıp olduğu belirtildi. Konferansın; Arjantin, Peru, Sırbistan, Birleşik Krallık ve ABD’den gelen uzmanlar, deneyimli aktivistler ile Türkiye’de cezasızlık ile mücadele eden barolar, uzman örgütler, akademi üyeleri ve insan hakları savunucularının katılımıyla gerçekleştiği ifade edildi.
Sorunların tespit edildiği bildirgede, “Ağır insan hakları ihlalini oluşturan gözaltında kayıp, keyfi infazlar gibi suçların ortaya çıkarılması ve sorumluların adalet önüne çıkarılması için devletin adli ve idari makamlarında yeterli bir irade ve çalışmanın halen mevcut olmadığı” belirtilerek, varolan sorunlara değinildi. Konferansın sonuç bildirgesinde yine ilgili makamlara çağrı yapılarak, belirtilen hususlarda gerekli yasal adımların atılması talep edildi. Çağrı bölümünde yer alan ve ilgili makamlara gönderilecek olan talepler: “Kayıp kişilerin çoğunlukla kimliği belirsiz bir şekilde çeşitli mezarlıklarda usule aykırı biçimde gömüldükleri ve kimliklerinin tespitindeki zorluklar vurgulanmış, halen kimliği belirsiz olarak gömülmüş olanlar için bir DNA Bilgi Bankası’nın oluşturulması; İvedilikle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin statüsünü düzenleyen Roma Tüzüğü’ne taraf olunması, BM Zorla Kaybedilmeye Karşı Sözleşmenin imzalanması ve taraf olmaya” değinildi.