Kraliçe Nur, yakınları kaybedilenlerin ailelerinin hükümetlerin ve diğerlerinin dayanışmasına ihtiyaçları olduğunu söyledi ve ekledi “ve en az dayanışma kadar çabalarının mahiyetini, bizlerin ve diğerlerinin de anlamasına ihtiyaç var. Onları dinlemeli ve harekete geçmeliyiz.”
Kraliçe Nur bu konuşmayı Berlin’deki Avrupa Komisyonu Temsilciliği’nde, Uluslararası Kayıp İnsanlar Komisyonu’nun (ICMP) düzenlediği “Suriye: Yararlı Tepkiler” konferansında yapıyordu.
ICMP’nin, 2017’de Avrupa Birliği’nin verdiği fonla başlattığı Suriye/MENA Programı, başka etkinliklerin yanında bir barış anlaşmasının ardından genişletilebilecek, etkili bir sürecin önemli bir adımı olarak ailelerden kişisel verilerin toplanmasını da içeriyor. Aralık ayında Berlin’de yapılan toplantıda ICMP, Suriye ve başka yerlerde yakınları kaybedilen aile temsilcilerini, uzmanlar ve deneyimli siyasetçilerle bir araya getirerek, ailelerin kaybedilen üyeleri hakkında bilgiye, hakikat, adalet ve tazminata ulaşmalarına destek olmak üzere ilk adımı attı.
ICMP, kaybedilme koşulları, etnik kimlik, inanç ya da çatışmanın hangi tarafında yer aldığı gibi etkenlerden bağımsız olarak kaybedilen yakını olan her aileye destek oluyor.
Toplantıda izleyiciler ile konuşmacılara “hoş geldiniz” demek üzere kürsüye çıkan Avrupa Birliği Almanya Temsilcisi Richard Kuhnel, “Kaybettirilen kişiler konusunda hükümetler ve ailelerin gerçekleri öğrenmesine destek olmak ve yardım etmek Avrupa’nın da sorumlululuğu” hatırlatması yaptı.
Avrupa Komisyonu Dış Politika Araçları Direktörü Hilde Hardeman, “ICMP’nin rolü, sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını yerelde desteklemek ve güçlendirmek açısından kritik öneme sahip.” açıklamasının ardından, Suriye’nin geleceği üzerine bahar aylarında Avrupa Birliği’nin düzenleyeceği Brüksel III Toplantısı’nda “kaybedilenlerin akıbetinin konuşmaların merkezinde olacağını” sözlerine ekledi.
Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin, kısa bir süre önce yaptığı konuşmadaki fikirleri de özetleyen Hardeman, “Suriye ve başka yerlere angaje olmanın kilit noktası, kaybedilenlerin hesabını vermektir. Avrupa Birliği’nin geçiş dönemi adaleti ve hesap verebilirliği sağlama çabasında kilit önemde ve Suriye’nin geleceği için elzemdir.”
Alman Federal Dış İşleri İnsani Yardım, Kriz Önleme, İstikrar ve Çatışma Sonrası Yeniden Yapılanma Bürosu Genel Başkanı Rudiger Konig, Almanya’nın, Suriye krizi ve diğer yerlerde ICMP çalışmalarını desteklediğini vurgulayarak, “çünkü bunlar barışı ve adaleti sağlama bağlamında önemli bir rol oynuyor” dedi. Konig sözlerine devam ederken, özel tarihi nedeniyle “Almanya’da ‘kaybedilen insan’ kavramının ne demek olduğunu biliyoruz. Çatışmada kaybedilenleri bulmak için diğer ülkeler ve devletleri desteklemenin ne kadar önemli olduğunu ve bunun barış ve uzlaşma için ne kadar önemli olduğunu da.”
Uluslararası insan hakları avukatı ve Suriye rejimi tarafından tutuklanarak infaz edilen müteveffa Bassel Khartabil’in eşi Noura Ghazi konuşmasında şöyle bir vurgu yaptı: “Suriye’de gözaltına alınmak, tutuklanmak değil, bir tür kaçırılmaktır. ‘Neden?’ (geçerli şüphe) ya da ‘Kim tutukluyor?’ (yetki) soruları sorulamaz. Dolayısı ile tutuklananlar ya da yakınları bilgi alamaz.” Ghazi sözlerini şöyle sürdürdü: “Ailelerin ve tüm geride kalanların neye gereksinim duyduklarını, nasıl/neden ıstırap çektiklerini ve adaletten ne beklediklerini açıklama hakkı var.”
Özgürlük için Aileler girişiminin kurucusu ve insan hakları savunucusu Fadwa Mahmoud, yakınları kaybedilen “ailelerin ıstırabını dinlemeye” davet ederek şöyle konuştu: “Suriyeli annelere ve diğerlerine bir mesaj yollamak istiyorum, eğer konuşabiliyorsanız sesinizi yükseltin. Çocuklarımızı bulmak için umudumuzu kaybetmemeliyiz. Burada, Suriye’de veya Avrupa’da her nerede olursak olalım sormaya devam edeceğiz, çünkü sevdiklerimizin kaderini öğrenmeye ve onları tekrar görmeye hakkımız var.”
Bir başka Özgürlük için Aileler üyesi Wafa Mustafa ise, ailelerin “buluşmak, konuşmak ve dayanışmak için bir platforma” ihtiyacı olduklarını söyledi ve geride kalanların kurbanlaştırılmamaları, toplumsal hayattan dışlanmamaları gerektiğini hatırlattı.
Suriyeli insan hakları avukatı Anwar Al-Bunni ise “eğer toplumumuzda barışı inşa etmek istiyorsak, kaybedilenler konusu çözümün, ülkenin ve toplumun yeniden inşasında ilk adım olmalıdır,” yorumu yaptı.
Caesar Aileleri üyesi, yaşadığı kent olan Der Zor, IŞİD tarafından işgal edilince 2015’te Suriye’den Türkiye’ye göçen Kotaiba Al-Mashaan, özgür ülkelerde eylemciler cesurca seslerini yükseltebilir yorumu yaptıktan sonra sözlerine şöyle devam etti: “Yapabileceğimiz tek şey ümit etmek. Belki bir çözüme erişmek zaman alacak, belki bizler öleceğiz, ama çocuklarımız aynı yolda devam edecek.”
Serebrenitsa ve Zepa Yerleşim Bölgeleri Anneler Derneği Başkanı Munira Subašić her cemaatten ailelerin dayanışma için bir araya gelmesinin önemine dikkat çekti: “Gördük ki, birlikte çalıştığımızda çok daha etkili oluyoruz, işte bunun için Suriyeli annelere seslenmek istiyorum: Beraber çalışmalısınız. Ancak böyle yaptığınızda başarıya ulaşabilirsiniz.”
Suriye Arap Cumhuriyeti’nde 2011 Mart ayından bu yana işlenen Uluslararası Hukuka Göre Çok Ağır Suçların Soruşturulması ve Kovuşturulmasına Yardım İçin Uluslararası Tarafsız ve Bağımsız Mekanizmalar Başkan Yardımcısı Michelle Jarvis konuşmasında, “Eğer kanıtları toplama ve düzenleme konusunda tedbir alabilirsek hem ICMP hem de başkalarıyla birlikte çalışabiliriz. Sivil toplum ile koordinasyona bağımlıyız. Birlikte çok daha fazla iş yapabilir, çok daha başarılı olabiliriz. Buradaki anahtar mesaj budur.” sözlerine yer verdi.
Öte yandan, Anayasal ve İnsan Hakları Avrupa Merkezi’nden (ECCHR) Patrick Kroker olguyu farklı bir yönden ele aldı: “Her tür belgeleme son derece faydalı oluyor. Her bir suçun işlenmesindeki her kanıtın saklanması son derece önemli. Çünkü bunlar insanlığa karşı suçları oluşturuyor. Sadece mahkemede tek bir kişi tanımlamakla kalmıyor, somut birinin sesi oluyor. Kaybedilen herkesin bir ailesi var. Sivil toplumun önderlik ettiği bu çaba, adaletin sadece teknik bir konu olmakla kalmadığını gösteriyor.
Suriye Medya ve İfade Özgürlüğü Merkezi’nin kurucu yöneticisi Mazen Darwish ailelerle dayanışmaya değinerek, “Kaybettikleri yakınlarını bekleyen bütün aile bireylerinin yanındayız. Kalıcı barış istiyoruz. Biz intikam değil, insan onurundan ve adaletten yanayız” dedi.
“Kayıp Profilleri” forumu kaybedilmiş, ya da genel olarak kayıp kişiler konusunda insanları bilgilendirmek, bilinçlendirmek, tavsiyelerde bulunmak ve siyasetçilere bunun önemini anlatmak ve çözmek üzere yollar gösteren, ipuçları konusunda bilgi veren, uyaran halka açık bir forumdur. Yakınları kaybedilenlerin aktif katılımı Profiller yaklaşımının temel ilkelerindendir. Berlin Profilleri etkinliği, SCM’den Yousef Wehbe moderatörlüğünde gerçekleşti.
Profiller etkinliklerinin ilki 2016 yılında Lahey’de, bir yıl sonra ikincisi Stockholm’de düzenlendi. Geçtiğimiz yıl 11 Haziran’da Roma’da bir Profiller etkinliği düzenlenmişti.
Uluslararası Kayıp İnsanlar Komisyonu (ICMP), hükümetler-arası antlaşma temelli bir kuruluş olup merkezi Lahey’dedir. Amacı hükümetler ve diğerlerinin iş birliği ile silahlı çatışmalarda veya insan hakları ihlalleri veya örgütlü suç, sürgün, göç, doğal felaketler ve diğer nedenlerle kaybedilen kişileri tanımlamak, bulmak ve/ya bu iş için ailelere, yakınlara ve diğer insanlara yardım etmektir. Kayıp insanlar konusunda özel olarak görevlendirilmiş tek uluslararası kuruluştur.
Berlin Konferansı raporunun tamamı https://bit.ly/2FFMhuS adresinden ulaşılabilir.
Kaynak: https://www.icmp.int/press-releases/profiles-of-the-missing-call-for-co…