Mahkeme: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi
Esas No: 2015/64
Duruşma Tarihi: 27 Eylül 2017
İzleme Ekibi: Ozan Devrim Yay, Yıldız Koca, Hanife Kardelen Işık
JİTEM örgütüne ilişkin 1999 yılında hazırlanan 11 sanıklı iddianame ile 2005 yılında hazırlanan 5 sanıklı iddianamenin 2010 yılında birleştirilmesiyle “JİTEM Ana Davası” olarak anılmaya başlayan dava, gazeteci yazar Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin 2013 yılında başlatılan davayla 23 Aralık 2014 tarihinde birleştirilerek, 16 Ocak 2015 tarihinde “güvenlik gerekçesiyle” Diyarbakır’dan Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. Davanın son duruşması 27 Eylül 2017 tarihinde görüldü.
Ankara Adliyesi’nde ağır ceza mahkemelerinin olduğu blokta devam eden tadilat çalışması nedeniyle salonlar kullanım dışı olduğundan duruşma 17. Asliye Ceza Mahkemesi salonunda gerçekleştirildi.
Tutuksuz sanıklardan emekli Albay Savaş Gevrekçi, celse arasında tahliye edilen sanık Hamit Yıldırım, Musa Anter’in oğlu müdahil Dicle Anter ile tarafların avukatları duruşma başlangıç saatinin epey öncesinde salon önünde hazırdı. Ağır ceza mahkemelerinin duruşma salonlarının bekleme alanlarından farklı olarak, birden fazla duruşma salonunun baktığı ortak bir alan olduğundan bekleme alanında sadece bu davanın sanık ve mağdurları değil, diğer salonlarda görülen davaların muhatapları ile koridoru geçiş için kullanan çok sayıda kişi bulunuyordu. Mağdur yakını ve avukatları salon önünde, sanıklar ve avukatları ise onları gören ancak daha uzak bir noktada, koridor tarafında bekledi.
Saat 09:45’te başlaması gereken duruşma, 10:03’te mahkeme heyetinin gelmesi sonrası 10:09’da tarafların salona girmesiyle başlatıldı. Sanık avukatlarından biri duruşmaya geç girip erken ayrıldı ve salonda çok kısa süre kaldı. Duruşmayı katılan ve sanık yakınları ile Hafıza Merkezi dava izleme ekibinden üç gözlemci ve Anadolu Ajansı muhabiri izledi.
Hem duruşma salonunun genel koşulları hem de duruşma sırasındaki koşullar tam olarak sağlıklı bir duruşma yapılmasına ve izlemeye olanak sağlamıyordu. Muhtemelen Asliye Ceza Mahkemesi davalarında fazla izleyici beklenmediğinden izleyici bölümündeki sandalye sayısı yetersizdi. Zaten yetersiz olan sandalyelerin bir kısmında da büyük çiçek saksıları bulunmaktaydı. Ancak sandalye sayısının yetersizliğini gören salon görevlisi tarafından saksılar kaldırılarak yer açıldı. Sandalye sayısı tam izleyici sayısı kadardı.
Duruşma günü, ayrıca, salonun hemen dışında inşaat çalışmaları ve yoğun beton matkabı çalışması vardı. Salonun havalandırması olmadığı için hem salon kapısı hem de pencereler açık bırakıldığından, koridordan ve özellikle dışarıdan gürültü geliyordu. Bu durum, duruşmayı izlemeyi zaman zaman zor hale getirdi. Gürültü sorunu ve konumları nedeniyle sanık ve avukatlarının zaman zaman doğrudan sözlü iletişim kuramadığı ve yazışarak iletişim kurdukları gözlemlendi.
Mahkeme heyeti başkanının ifadesine göre, salonun yetersizliği nedeniyle, davaya dair tüm klasörler salona getirilememişti. Bu nedenle gerekli olan bazı klasörlerin getirilmesi için verilen aralarla duruşma uzadı.
Tanıkların tamamının SEGBİS aracılığıyla dinlenmesinin, özellikle yüzleşme konusunda koşulların davanın doğasına uygun olmayan bir durum olduğu açıkça görüldü. Ekranlar yeterince büyük olmadığı için konuşan kişilerin görüntüleri etkin olarak izlenemedi. Kişi teşhisi ve fotoğraf teşhisi gibi konularda da kameraların kullanılması, söz konusu işlemler açısından son derece yetersiz bir yöntemdi.
SEGBİS ile Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hazır bulunan ve Musa Anter’in öldürüldüğü gün taksiyi kullanan Mehmet Sinanoğlu’na bağlanarak ifadesi alındı. Tanık dinlenirken hakimlerin ve savcının mübaşir ile sık sık konuştuğu ve zaman zaman tanığı dikkatli dinlemediği gözlemlendi. Heyet başkanı, katılan avukatlarının tanığa doğrudan soru sormasına izin verdi, ancak çoğunlukla soruları sonradan kendi tarzında ve kendi cümleleriyle tanığa tekrarladı.
Teşhis için sanık Hamit Yıldırım’ın kamera karşısına geçtiği sırada, karşı salondaki görevlinin sisteme tam olarak hâkim olmadığı izlenimi edinildi. Karşıdaki görevli, görüntüyü büyütmesi istendiğinde ekranın değiştirilmesi gerektiği cevabını verdi. Katılan avukatı da, mevcut sistemle sağlıklı bir ifade alınamadığını ve teşhis yapılamadığını belirterek, tüm ifadelerin huzurda alınmasına dair talebini yineledi.
Başkanın ifadesine göre salonun yetersizliği nedeniyle davaya ait tüm klasörler salona getirilemediğinden, fotoğraf teşhisi için kullanılacak fotoğrafların olduğu klasör de salonda mevcut değildi. Başkan görevliden ilgili klasörü getirmesini istedi ve fotoğraf teşhisinin ilerleyen dakikalarda yapılması için tanıkla bağlantı geçici olarak sona erdirildi.
Bunun üzerine tanık Turgut Atalay’ı dinlemek üzere, SEGBİS ile Urla’ya bağlanılmaya çalışıldı, ancak karşı salonda duruşma devam ettiği için “10 dakika sonra biz arayalım,” yanıtı geldi. Durum böyle olunca, yine SEGBİS ile Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bağlanılarak tanık Nevin Soyukaya’nın ifadesi alındı. Salondaki gürültü ve başkanın çok düşük bir ses tonu ile konuşması nedeniyle, özellikle tanığın eski ifadesi tam anlaşılamadı. İfade sırasında zaman zaman tanıkla mahkeme heyeti başkanı arasında, tanığın “aynı ifadeleri tekrarlamaması” konusunda, çok sert olmayan bazı tartışmalar yaşandı. Nevin Soyukaya’nın ifadesi tamamlandıktan sonra, tekrar Urla’ya bağlanmak için uzun süre beklendi.
Bu bekleme sırasında tanık Mehmet Sinanoğlu’na tekrar bağlanılmaya çalışıldı, ancak arama yanıtsız kaldı. Tanığa ve Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi görevlilerine cep telefonu ile ulaşılmaya çalışıldı, ancak uzun süre yanıt alınamadı. Daha sonrasında cep telefonundan tanığa ulaşıldığında, öğle tatili için tanığın ve görevlilerin adliyeden ayrıldığı öğrenildi. Tanık tekrar adliye gitmesi konusunda uyarıldı, ancak tanık, adliyeye gittiğinde kapıların kapalı olduğunu ve kendisine öğle tatilinden sonra girebileceği bilgisinin verildiğini iletti.
SEGBİS ile Urla’ya tekrar bağlanılmaya çalışıldı ancak yanıt alınamadı. Üçüncü denemede cevap verildi ancak davanın hala sürdüğü ve “5 dakika daha beklenilmesi” söylendi. Tüm bu uzun beklemeler sırasında salondan ayrılanlar oldu. Sanık avukatlarından sadece biri salonda kaldı.
Bekleme sırasında başkan ara kararları yazdırmaya başlayınca katılan avukatları duruşmanın henüz bitmediği uyarısı yaptı, ancak başkan “zaman kazanmak için” bazı ara kararları yazdırmaya başladığını söyledi.
Uzun bir beklemeden sonra Urla ile bağlantı sağlandı ve tanık Turgut Atalay’ın ifadesine geçildi. Başkanın, tanığın ifadelerini zaman zaman kendi ifadeleri ile yazdırdığı görüldü. Örneğin, tanık böyle bir ifade kullanmadığı halde “Festivale karşı olmam söz konusu olamaz,” ifadelerini yazdırdığı görüldü.
Turgut Atalay’ın ifadesinden sonra Mehmet Sinanoğlu’na ve mahkeme salonuna tekrar ulaşılmaya çalışıldı ancak yanıt alınamadı. Bunun üzerine saat 12:55’te duruşmaya ara verilerek, 13:45’te tekrar başlanacağı bilgisi verildi. Taraflar belirtilen saatte salonda hazırdı. Başlangıçta dört olan sanık avukatlarının sayısı ikiye inmişti. 13:54’te bağlantı kurularak tanığın ifadesine geçildi. Tanık Mehmet Sinanoğlu’na fotoğraf teşhisi için, dosyadaki vesikalık boyuttaki fotoğraflar kamera aracılığıyla ve yakınlaştırılarak gösterilmeye çalışıldı. Fotoğraf teşhisi için bu yöntemin yeterince uygun olmadığı gözlemlendi.
Tanık ifadeleri tamamlandıktan sonra katılan avukatlarından Av. Selim Okçuoğlu, bir önceki duruşmada ara kararlarda yazılmış olan eksikliklerin hala giderilmemiş olduğunu belirterek bu taleplerini yineledi. Mahkemenin verdiği bilgiye göre Abdülkadir Aygan röportajının görüntülerine ulaşılamamıştı. Okçuoğlu, röportaja ait flash belleğin akıbetinin sorulmasını ve röportajda çekimi yapan Abdurrahman Şimşek’in de huzurda dinlenmesini talep etti. Başkanın, bu kişinin daha önce ifadesinin alındığını belirtmesi üzerine Av. Okçuoğlu, basında yakın zamanda gerçekleşen bazı manipülasyonlarla ilgisi olduğunu düşündükleri için bu tanığın tekrar ve huzurda ifade vermesini talep ettiklerini belirtti.
Katılan taraf vekilleri, 694 sayılı KHK’nin 141. Maddesi gereği sanık Hamit Yıldırım’ın tekrar tutuklanmasını talep ettiklerini, ancak tutuklama talebine dair dilekçenin duruşma günü görülmesi şerhiyle havalesinin yapıldığı bilgisini vererek tutuklama talebini tekrar dile getirdi.
Katılan Orhan Miroğlu’nun avukatı Av. Serhat Menzilcioğlu, Ahmet Türk’ün dinlenmesi için işlem yapılmasını talep etti. Diğer sanık Savaş Gevrekçi, herhangi bir ek savunma yapmayacağını belirtti.
Savcı, Hamit Yıldırım’ın tekrar tutuklanması talebinin reddini, adli kontrol uygulamasının devamını istedi. Başkan da, sanığın duruşmadaki tutumları nedeniyle tutuklama talebini reddetti. Sanık avukatlarının, adli kontrolün kaldırılması ya da daraltılması talebini de reddederek, adli kontrol önlemlerinin aynı şekilde devamına karar verdi.
Duruşma 14:45’te sonlandı ve bir sonraki duruşmanın 20 Aralık 2017 günü saat 10:00’da yapılmasına karar verildi.
* Bu rapor, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Açık Toplum Vakfı tarafından desteklenen “Genç İnsan Hakları Savunucularının Cezasızlıkla Mücadele için Güçlendirilmesi” projesi kapsamında yargısal uygulamanın izlenmesi amacıyla Hakikat Adalet ve Hafıza Çalışmaları Derneği ve Şırnak Barosu’nun ortak yürüttüğü Dava İzleme çalışması kapsamında hazırlanmıştır.