Hafıza Merkezi’nden Noémi Lévy-Aksu ve Merve Bakdur, 7-13 Ocak 2024 tarihleri arasında Şili’nin başkenti Santiago’ya bir saha ziyareti gerçekleştirdi. Saha ziyareti, Uluslararası Vicdan Mekânları Koalisyonu’nun (ICSC) Project Support Fund desteğiyle gerçekleşti. Proje kapsamında Hafıza Merkezi ile Santiago’da faaliyet yürüten Hafıza ve İnsan Hakları Müzesi (MMDH) arasında hafızalaştırma yöntemleri, toplumsal cinsiyet ve nesiller arası diyalog konularında fikir alışverişinde bulunulması ve ortak etkinlikler düzenlenmesi planlanıyor. Bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz Santiago saha ziyaretinin amacı ise MMDH ve Şili’deki diktatörlük dönemiyle ilgili hafıza mekânlarını gezmek, insan hakları alanında mücadele eden çeşitli aktivist ve inisiyatiflerle buluşmaktı. Hafıza ve Barış Çalışmaları Program Direktörümüz Noémi Lévy-Aksu saha ziyaretinin içeriğini ve seyahat sırasında gördüklerini kaleme aldı. Lévy-Aksu ve Bakdur ilerleyen haftalarda ziyaret sırasında görüştükleri kişilerle bir dizi söyleşi de yapacak.
Santiago gezimiz 2009 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Michelle Bachelet tarafından açılışı yapılan Hafıza ve İnsan Hakları Müzesi’nin (MMDH) ziyaretiyle başladı. Müze, Pinochet diktatörlüğü döneminde Şili Devleti tarafından 1973 ile 1990 yılları arasında gerçekleştirilen insan hakları ihlallerini ele alıyor ve mağdurların ve ailelerinin anısını onurlandırırken, aynı zamanda bu suçların bir daha tekrar etmeme garantisi için insan hakları ve hoşgörü üzerine tartışmayı teşvik ediyor. Bir hafıza ve eğitim alanı olarak MMDH, Şili’de demokrasiye dönüş sonrasında gerçekleşen geçiş dönemi adaleti sürecinin geç bir sonucu. MMDH’in kalıcı sergisi kronolojik ve tematik olarak düzenlenmiş ve 1973 ile 1990 arasındaki dönemi kapsıyor.
MMDH’den Francisca Davalos, 11 Eylül 1973 Darbesi, muhaliflere karşı işlenen ağır insan hakları ihlalleri, direniş, ve demokrasiye geçişi gibi müzenin ele aldığı ana temalara odaklanarak gezimiz sırasında bize rehberlik etti. Müzeye bağışlanan orijinal arşiv ve belgelerin yer aldığı sergi, kadınların spesifik deneyimleri gibi yeni boyutları entegre edecek şekilde düzenli olarak revize ediliyor. Müze ekibi ile yapılan görüşme, çocuklar ve gençlere yönelik eğitim çalışmalarına değinerek müzenin toplumsal rolüne ve feminizm, çocuk hakları, göç gibi mesele ve mücadelelerde geçmiş ve bugün arasında kurduğu bağlantılara odaklandı.
İkinci gün Santiago’nun periferisinde bulunan hafıza mekanı Villa Grimaldi’ye ayrıldı. Ulusal İstihbarat Teşkilatı’nın (DINA) satın alıp gözaltı merkezine dönüştürdüğü Villa, 1974-1978 yılları arasında devletin mahkumları alıkoyduğu, işkence yaptığı, bazen idam ettiği veya zorla kaybettiği bir dizi gözden uzak gözaltı merkezinden en önemlisi olarak dönemin acımasız siyasi baskısının simgesi olmuştur. Bu dört sene içinde Villa Grimaldi’den yaklaşık 4 bin 500 mahkûm geçti; bunlardan 241’i idam edildi veya halen kayıp. Daha sonra baskının tüm izlerini silmek için binalar yıkıldı. Diktatörlüğün sona ermesinin ardından bu alan mağdurlar ve insan hakları savunucuları tarafından geri kazanılarak yeniden sahiplenildi ve 1997 yılında Barış Parkı olarak açıldı. Villa’nın ziyareti sırasında bize o dönem burada tutulup hayatta kalmış olan Soledad Castillo rehberlik etti. 15 yaşındayken tutuklanan Soledad Castillo, Villa’da siyasi cinsel şiddetin sistematik kullanımından ve bu suçun tanınması için yürüttüğü mücadelesinden bahsetti. MMDH gibi Villa Grimaldi de aynı zamanda okul ziyaretlerine ev sahipliği yapıyor ve nesillerarası diyalog için çalışıyor.
Üçüncü gün, şehir merkezinde bulunan ve 1973-1975 yılları arasında DINA tarafından gizli gözaltı ve işkence merkezi olarak kullanılmış bir başka mekân olan Londres 38’i ziyaret ettik. Bu dönemde burada 2000’e yakın kişi gözaltına alındı, bunların 98’i idam edildi ya da kaybedildi. Mahkûmların %60’ı çok sayıda öğrenci ve gencin bulunduğu Devrimci Sol Hareketi’nin (MIR) üyesiydi. 2007’de bir kolektif tarafından geri kazanılan ve yeniden sahiplenilen mekânın orijinal iç mimarisinden az iz kalsa da, geçmişteki siyasi mücadelelerin güncelliğini vurgulayan, taban örgütleri, sanatçı, belediye ve üniversitelerle bağlantı kuran önemli bir aktivist alanı haline geldi. Örneğin ziyaretimiz sırasında üst katta Şili’de son yıllarda meydana gelen toplumsal protestolar ile ilgili bir sergi vardı.
Aynı gün öğleden sonra, henüz bir hafıza mekânı olarak var olmayan, sahiplerinin halen mesken tuttuğu Iran 3037’e gittik. Burası da yine 1974 yılında DINA tarafından satın alınmış ve 1974 ile 1977 yılları arasında gizli bir gözaltı, işkence ve infaz yeri olarak işletilmiş bir villa. 33 kişinin öldürüldüğü veya kaybettirildiği, sistematik bir cinsel şiddete sahne olan ve kurbanların çığlıklarını kapatmak için yüksek sesli müzik çalınan mekân, “Venda Sexy” ve “Discoteque” olarak da anılıyor. 2016’dan bu yana evin bir hafıza mekânına dönüştürülmesini talep eden kolektifin çabaları sonucunda devlet evi satın almış. Evin hafıza mekânına dönüşümü 2024 yılında gerçekleşecek. Görüşmemiz, evin yeniden kazanılması ve sahiplenilmesi sürecinde aktif rol alan kolektifin buluştuğu ve mağdurları andığı yakınlardaki Hafıza Korusu’nda gerçekleşti. Görüşmemiz sırasında Alejandra Holzapfel, bu mekânda yaşadığı işkence ve cinsel şiddet deneyiminden bahsetti. Komşuların da kendiliğinden katıldığı sohbette Allende dönemi, cezasızlık ve mekânın dönüşümü üzerine konuştuk.
Gezinin dördüncü günü olan 11 Ocak, MMDH’nin 14. kuruluş yıldönümüne denk geliyordu. Müzenin önünde, hükümet ve yabancı elçiliklerin temsilcilerin katıldığı bir konuşma ve kısa konser programının yanında, Memorarte Arpilleras Urbanas inisiyatifi bizim de katıldığımız bir nakış atölyesi düzenledi. Kadınlardan ulaşan Memorarte, insan hakları, kadın hakları ve eşitsizliklere karşı mücadeleyi desteklemek için nakış eserlerini üretip bunları kamusal alanlarda ve protestolarda sergiliyor.
Öğleden sonra, 1974 yılında DINA tarafından gözaltı, işkence ve infaz merkezi olarak kullanılmış bir mülkte bulunan Casa Memoria Jose Domingo Cañas 1367’yi ziyaret ettik. Mekânın spesifik amacı, MIR militanlarının ortadan kaldırılmasıydı; zira burada tutuklanan kişilerin %98’i MIR üyesiydi. Ev 2000’li yılların başında yıkılsa da mülk tarihi anıt olarak sınıflandırıldı ve Casa Memoria (Hafıza Evi) ismiyle 2010 yılında ziyaretçilere açıldı. Hafıza Evi mağdurlara yönelik çeşitli anıtlar içeriyor, ancak görüştüğümüz yöneticisi mekânın misyonunu hafızalaştırmadan çok eğitim, direniş ve dayanışma olarak tanımlıyor. Hafıza Evi’nin faaliyetleri arasında hapishanelere, toplumsal protestolara ve gençlik programlarına özel olarak odaklanan İnsan Hakları Gözlemevi de yer alıyor.
Gezi programımız, 1973’te 58 gün süreyle Şili toplumunun her kesiminden yaklaşık 20 bin mahkûmun toplama kampı ve işkence tesisi olarak kullanılmış olan Estadio Nacional’e (Ulusal Stadyum) yaptığımız ziyaretle sona erdi. Halen spor kompleksi olarak kullanılan stadyum, 2003 yılında tarihi eser statüsüne kavuşmuş ve bazı bölümleri 1973’teki gibi korunarak bir hafıza mekânı haline gelmiş. Burada yaptığımız görüşme daha çok devlet şiddetinin görünürlüğü ve vahşetine odaklandı. “Ulusal Stadyum, Ulusal Hafıza” inisyatifi koordinatörü, insan hakları ve demokrasinin tüm sosyal ve siyasal kesimler tarafından savunulması gereken değerler olduğunu vurgulayarak solun, bu tür çabaların solun ötesinde tüm toplumda farkındalık artırıcı ve kapsayıcı bir şekilde ele alınmasının önemini vurguladı.
Saha ziyaretimiz, Şili diktatörlüğüne ilişkin ülkedeki anma politikalarının anlaşılması açısından son derece yararlı oldu. Şili bağlamı Türkiye örneğinden pek çok açıdan farklılık gösterse de gezi sırasında yapılan gözlemler ve tartışmalar, insan hakları ihlallerinin ve diktatörlük rejimlerinin başka bağlamlarda hafızalaştırılmasının yöntemlerini, hedeflerini ve kapsamını tartışmak için ilginç bir bakış açısı sunuyor. MMDH ile yürüttüğümüz işbirliğimiz önümüzdeki aylarda devam edecek ve bu çerçevede Hafıza Merkezi’nin Hafıza ve Barış Çalışmaları ekibi olarak Şili deneyimi üzerinden hafızanın siyaseti, hafızalaştırmanın mekansal boyutu, hafıza ve adalet ilişkisi ve hafıza mekânlarının eğitsel rolü gibi temaları ele alan bir rapor üzerine çalışacağız.