Santiago’da bulunan bir yerleşim bölgesinde 1950’li yıllarda inşa edilen ve Iran 3037 olarak bilinen mekân, 1974-1977 yılları arasında Ulusal İstihbarat Müdürlüğü (Dirección de Inteligencia Nacional - DINA) tarafından Cuartel Tacora adı altında gizli bir gözaltı, işkence ve infaz mekânı olarak kullanıldı. Mekân aynı zamanda gözaltındaki kişilere sistematik olarak cinsel şiddet uygulanması ve mağdurların çığlıklarını bastırmak için yüksek seste müzik çalınması sebebiyle “Venda Sexy” (Seksi Gözbağı) ve “Discoteque” (Diskotek) adlarıyla da biliniyor. Bu mekânda en az 33 kişinin öldürüldüğü ya da kaybedildiği biliniyor. Mekânın geri kazanılması süreci halen devam ediyor, ancak hayatta kalanlar ve mağdur yakınlarından oluşan bir kolektif, mağdurları anmak ve mahalleliyle temas kurabilmek amacıyla yakınlardaki küçük bir parkta “Hafıza Korusu” kurdu.
Kolektifin üç üyesi, Maria Luisa Flores, Montserrat Figuerola ve Alejandra Holzapfel ile yaptığımız bu söyleşide, mekânın geri kazanılması sürecinin yanı sıra yürüttükleri hafıza çalışmalarında yerel halkın etkin katılımını teşvik etme çabalarını ele aldık. Ayrıca mekânın hayatta kalanlarından biri olan Alejandra Holzapfel’e failleri sorumlu tutma ve mekânın geri kazanılma sürecine katkıda bulunma konusundaki kişisel kararlılığına dair sorular yönelttik.
Santiago’da ziyaret ettiğimiz diğer hafıza mekânlarının aksine, Iran 3037 hâlâ geri kazanılma sürecinde olan bir mekân. Bu süreç neden bu kadar uzadı? Bu geri kazanım mücadelesinin başlıca aşamalarından ve aşmak zorunda kaldığınız engellerden bahsedebilir misiniz?
Iran 3037’nin geri kazanılmasının uzun bir sürece dönüşmesinin altında çeşitli faktörler yatıyor. Bir yandan, kaçırılma, işkence ve toplu infaz mekânlarına dair genel sessizlik, devletin bu mekânı daha erken tespit etmesine imkân vermemiş; bu da mülkün geri kazanılması ve korunması sürecini ciddi anlamda geciktirmişti. İkinci olarak, diktatörlüğü takip eden uzun yıllar boyunca, mülkiyetin geri kazanılmasına dair bir siyasi irade yoktu, bu da mülkiyetin sürekli el değiştirmesine ve telafisi mümkün olmayan değişikliklere uğramasına sebep verdi. Son olarak, devlet mülkün geri alınmasına yönelik bir irade gösterdiğinde, mülk sahibi devletin karşılayabileceğinden çok daha yüksek bir meblağ elde etmek için pazarlık sürecine girişti.
Mevcut hükümet bu mekânın geri kazanılması konusunda kararlı davranıyor. Bu sebeple önceki yıllarda bu mekânın satın alınması mümkün olmamış olsa da devlet pazarlığa gerek kalmaksızın mülkü kamulaştırmayı başardı. Tüm bu süreç çok uzun sürdü ve hem kolektif hem de hayatta kalanlar için oldukça yorucu oldu.
Bu mekânı geri kazandığınızda, hafıza mekânının misyonu ne olacak? Mekânsal düzenlemeye ve mekânda uygulamaya koyacağınız faaliyetlere dair şimdiden bir öngörünüz var mı?
Iran 3037 kolektifi, varlığı gizlenen eski bir insan kaçırma, işkence ve infaz merkezi olan Venda Sexy’nin yeniden kazanılması ve yönetilmesi yoluyla, devlet terörü ve cinsel siyasi şiddete yönelik direnişi, bireysel ve kolektif hafızaları korumak ve yaygınlaştırmak amacıyla kuruldu. Çalışmalarımız üç temel başlık etrafında şekilleniyor: Hafıza, Direniş ve Adalet; Katılımcı Topluluk ve Bölgesel Eylem; Toplumsal Cinsiyet, Feminist ve Muhalif Yaklaşım.
Şu anki faaliyetlerimiz arasında, Iran 3037 Hafıza Mekânı ile ilişkili hafızaların araştırılması, incelenmesi, toplanması ve korunması için araştırma ve arşiv çalışması yer alıyor. Ayrıca, yerel aktörler ve ilgili topluluklarla yürüttüğümüz uzun vadeli bir çalışmaya dayalı olarak Iran 3037 Hafıza Mekânıyla ilişkili hafızaların görünürlüğünü artırmak için anma etkinlikleri ve kültür sanat etkinlikleri içeren bir program geliştirmeye çalışıyoruz. Son olarak, mekân diğer yaygınlaştırma etkinliklerinin yanı sıra insan hakları ve hafıza pedagojisi eğitim programına da ev sahipliği yapacak.
Sizi yapının yakınındaki küçük hafıza parkında ziyaret ettiğimizde, mahalle sakinlerinin sohbetimize kendiliğinden dahil olmalarından ve eyleminize verdikleri destekten çok etkilenmiştik. Bu sosyal entegrasyonu nasıl sağladınız? Yerel halktan olumsuz tepkilerle karşılaştığınız da oldu mu? Geçmişle yüzleşme yönündeki çabaların Şili toplumunun geneline ulaşması sizce ne ölçüde mümkün?
Iran 3037’nin önünde bulunan Plaza Arabia’da yürüttüğümüz süreç oldukça organik gelişti. Zaman içinde, dünyada ve Iran 3037’de kadınların dökülen kanlarını temsil eden büyük kırmızı bezler dokumak üzere bir araya gelen bir kadın grubu oluşturmayı başardık. Bu küçük bir adımdı, ancak bölgenin sosyal dokusunu güçlendirmeye başladı ve giderek daha fazla komşumuz aramıza katıldı. Mücadelemizde kendini iyi hisseden diğer mahalle sakinleri bunu kendiliğinden yaptılar.
Bazı olumsuz tecrübelerimiz de oldu. Evin köşesinde bulunan anıtlar tahrip edildi; sonuncusu bir aydan kısa bir süre önce yaşandı. Bu tarz olaylar, mekânın hafızasını silmeye çalışan, dolayısıyla hafızaların geri kazanılması ve insan hakları mücadelesine zarar veren bir dizi inkâr eylemine tekabül ediyor. Ancak, hafıza dizginlenemez ve her birimizin mücadelesinde var olmaya devam edecek.
İnkârcılık bariyerlerini aşmak için, bu tartışmaları ülkenin eğitim topluluklarının her birinde sürdürmemiz, “yine yaşandı” denmesini imkânsız hale getirmemiz gerekiyor. Bu, hafıza ve insan haklarının korunmasına yönelik kamu politikaları gerektiriyor. Tarihsel olarak Şili’de hafıza alanlarını tespit eden, geri kazanan, korumaya alan ve idaresini üstlenen her zaman örgütler ve sivil toplum oldu. Sınırsız kaynağa sahip diğer siyasi aktörlerle kıyaslandığında bu grupların verdiği mücadele eşit şartlarda olmuyor. Şili devleti hafıza alanlarını bütüncül bir yaklaşımla korumaya almadığı sürece, bu mücadeleyi sürdürenler örgütler, hayatta kalanlar, mağdur yakınları ve aktivistler olmaya devam edecek.
Iran 3037, burada gözaltında tutulan siyasi aktivistlere, özellikle de kadınlara uygulanan sistematik cinsel şiddet ile biliniyor. Alejandra, bu mekândan yolu geçmiş bir hayatta kalan olarak, bize faillerin sorumlu tutulması için verdiğin hukuki mücadeleden bahsedebilir misiniz? Bu mekânın geri kazanılması için verilen mücadeleye katılımın, farklı bir adalet biçimine de katkıda bulunuyor mu?
Ben [Alejandra Holzapfel], 2013 yılında Şili devlet yetkilileri tarafından gerçekleştirilen insan kaçırma ve siyasi cinsel şiddete dair ilk şikâyette bulunan üç kadın yoldaştan biriydim. 3 Ekim 2023 tarihinde yargıç Mario Corrazo, sanıklar Raúl Iturriaga, Manuel Rivas ve Hugo Hernández hakkında Alejandra Holzapfel, Laura Ramsay ve Clivia Sotomayor’a karşı işlenen insan kaçırma ve işkence suçlarından mahkûmiyet kararı verdi. Söz konusu üç fail 15 yıl, 1 gün hapis cezasına çarptırılırken davacılara da tazminat ödenmesine karar verildi.
Bu hukuki mücadele ve bu mekânın geri kazanılması mücadelesi benim için buraya düşen ve zorla kaybedilenler adına zorunlu bir görevdir. Bu mekânın geri kazanılmasını, yaşadığımız deneyimleri iyileştirmenin ve yeniden tanımlamanın, bu deneyimleri yaratıcı, bireysel ve kolektif bir harekete dönüştürmenin bir yolu olarak görüyorum. Affetmiyorum, hakikat ve adalet için mücadele veriyorum; bundan ne daha azı ne daha fazlası.
*Bu metin, orijinali Noémi Lévy-Aksu tarafından İspanyolca gerçekleştirilmiş mülakatın Türkçeye çevrilmiş ve düzenlenmiş halidir.