Hafıza Merkezi’nin yürüttüğü Hafıza ve Gençlik programının ikinci dönemi Ocak ayı sonunda tamamlandı. Bu dönem üretilen projelerden biri de katılımcılardan Göktuğ Berber, Musa Can ve Zeynep Ayta’nın yürüttüğü Başka Birisi adlı dijital hafızalaştırma çalışması oldu.
Bu çalışma, Türkiye’deki trans+ların (trans, non-binary ve interseks) toplumsal alanda karşılaştığı ayrımcılığa karşı yürütülen mücadeleye gerçek hikayelerin gücünden yararlanarak katkı sağlamayı hedefliyor. Proje yürütücüleri Göktuğ, Musa ve Zeynep, trans+’ların yaşam öykülerini ve hayatlarından anlamlı kesitleri simgeleyen objeleri hikâyeleştirme ve dijital koleksiyonyöntemlerinden yararlanarak baskabirisi.com web sitesinde bir araya getirdiler ve özgün bir dijital platform oluşturdular.
“Başka” kavramından yola çıktıkları bu çalışmada bazen kendi iç dünyalarında bazen de toplumda başkalaşmış kimselerin aslında bizden başkası olmadıklarını göstermeyi, yaşamın her gününe yayılmış gerek toplum gerek devlet bazlı dışlanmaya ve insan hakkı ihlallerine dikkat çekmeyi, özetle bunları başkalarına da duyurmayı hedeflediler.
Bu süreçte başta Hafıza Merkezi ekibi olmak üzere Birleşik Krallık’tan Transoloji Müzesi ve Türkiye’den Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) gibi birçok kişi ve kurumla iş birliği kurarak yaratım ve etki alanlarını genişletmeye çalıştılar. Bu çalışmaya ilham kaynağı olan Transoloji Müzesinin küratörü ile ortak bir atölye düzenlenmesi ve Türkiye’den eserlerin Birleşik Krallık’taki müzede kendilerine ait bir alanda sergilenmesi gibi konular üzerine çalışmaya devam ediyorlar. CİSST ile yaptıkları iş birliği sayesinde ise mevcut çalışmalarını mahpus trans+’ları da kapsayacak şekilde genişlettiler. Halihazırda 23 obje ve 5 hikâyenin yayında olduğu web sitelerine yeni içerikler eklemeye devam etmenin yanı sıra fiziksel bir sergi ve bir dizi etkinlik düzenleyerek yeni kişilere ve alanlara ulaşmayı hedefliyorlar.
Kalabalıklarla yaşayanlardan yalnızlığından güç alanlara, mücadele anılarından sevgi dolu anlara, makyaj malzemelerinden günlük sayfalarına çok geniş bir yelpazeden görüşmecilere ve eserlere erişen bu çalışmada mümkün olduğunca çok sayıda ve çeşitli sesin duyurulması hedefleniyor. Bu kapsamda seks işçisi ya da evlenmek üzere olan bir çift gibi çeşitli profillerde kişiyle yüz yüze ve çevrimiçi görüşmeler gerçekleştirerek onların yaşam öyküleri belgeleniyor. Ayrıca görüşmecileri de içeren daha geniş bir kitleden de kendileri için özel bir anlam taşıyan eşyaları yine onların kaleme aldığı kısa açıklamalarla birlikte toplayarak dijital koleksiyonlarını oluşturdular. Kimisi “başka bir aile mümkün” diyerek adım attıkları yoldan bir anı olan yüzük kutusunu paylaşırken, kimisi de bir ötekinin cansiperane mücadelesini anlattığı günlüğünden sayfaları paylaştı. Benzerlikler üzerinden bağlar kuran ve farklılıklar üzerinden empatiyi yeşerten bu çalışma, yalnızlık hissinin dayanışmayla birlikte yerini “kendini bulmaya” bıraktığını, varlığın salt bir mücadele olmayıp bir kutlamaya dönüşebildiğini gösteriyor.