Barışın içinin yavaş yavaş dolacağı konusunda da şüphe yok. Bu topraklar ilk kez barışacak, tabii ki bu aceleye gelecek bir iş değil. En basitinden nasıl barışılacağı bilinmiyor. Ama buna mukabil beklemeye gerek olmayan temel bir çalışma var. Anayasa yazımı! Barış dâhil hiçbir şey anayasa yazımını ileriye atmamıza ya da AKP’nin “yerli başkanlık modeli anayasası” ile ikâme etmemize gerekçe oluşturamaz. Eğer dünkü konuşmayı biran evvel siyasete tahvil etmek istiyorsak yapılacak ilk iş dün Nevruz münasebetiyle tatil olan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na 21 Mart ruhunu taşıyarak kolları sıvamak olmalı. Zaten AKP ile BDP’li üyeler ve CHP’li iki üye demokratik anayasa konusunda hazır değiller mi? Yanılıyor muyum yoksa?
Resmî tercümesi yok zira böyle bir kavram yok. Çatışma sonrası barış kurmak, kuruculuk ya da sadece barış olarak çevrilebilir. İngilizcesini aratınca 770.000 sonuç geliyor. Mektepte ders olarak okutuluyor, imtihana girip diploma filan alıyorsun. Bir dolu başarılı bir o kadar da başarısız örneği var. Bu genel çerçevede geliştirilmiş ve illâki işimize yarayacak pek çok teknik var.
Bu teknikler arasında, Soğuk Savaş’ın sonundan hemen sonra 1992-96 arasında görev yapan Mısırlı eski BM Genel Sekreteri Butros Gali döneminde, özellikle Afrika’da ortaya çıkan fiilî durumlar karşısında geliştirilen bir teknik olan Silâh bırakma- Terhis- Topluma Kazandırma’ya göz atalım. Afrika’da Soğuk Savaş’ın sonuyla birlikte sönmeye yüz tutan çatışmalar sonrasında silâhların ve sabık gerillaların yeniden ortaya çıkmaları barış ortamının en beklenmedik sonuçlarından biri olmuştu. Nedeni silâhların lâyıkıyla toplanamamış olması, eski askerlerin de topluma intibak edememişolmalarıydı. Sözkonusu Afrika, 50 ilâ 80 milyonu Kalaşnikof olmak üzere yüz milyonlarca hafif silâhın dolaştığı bir yerdi. Kimi ülkeler hâlâ öyle. İşsiz, güçsüz eski askerler de cabası.
“Bu konular önemlidir, aman hemen çalışmaya başlayalım” diyene küfredenleri Allah’a havale edip işimize bakacak olursak, bu işleri iyi bilen, üstelik Türkiye’nin yakından tanıdığı Kıbrıs eski müzakerecisi Alvaro de Soto’yu yoklamak faydalı olabilir.
Çatışma sonrası barışın bir diğer hayatî ayağı hakikat ve adalet. Çoluğunun çocuğunun akıbetini bilmek isteyen, neden ve kim tarafından sakat bırakıldığını öğrenmek isteyen, hakikat arayan ve hakikate erişemedikçe azaplar içerisinde yaşamaya devam edecek olan her iki taraftan insanların tedavisi. Memlekette bu konuda çalışma, evet var! Bildiğim, 78’liler Girişimi tarafından kurulan Diyarbekir Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu ve Hafıza Merkezi (www.hakikatadalethafiza.org). Merkezin hedef tanımı şu: “Geçmişte yaşanan hak ihlallerine ilişkin hakikatlerin ortaya çıkmasına, toplumsal hafızanın güçlenmesine ve bu ihlallerden etkilenenlerin adalete erişmesine katkı sağlamak.”
Bu tür uzman komisyonların mümkün olduğu kadar sivil toplum ile yurtdışı uzmanlığa dayanması ve kadın ağırlıklı olması önemli. Tecrübeyle sabittir, siyasetçilerin ağırlıkta olacağı komisyonlardan bir şey çıkmaz.
Gelecek ay başlıyor. Seferler memleketin kapalı sınıra sıkışmış en geri kalmış bölgesinin açılması için bir ilk adım. Gürcistan’a açılan bugünkü iki sınır kapısına ilâveten Ermenistan’a ulaşımı yakınlaştıracak bir kapıdan daha söz ediliyor. Bölgelerin potansiyelini ortaya çıkarmak için kolları sıvamış olan AK Parti’nin politikası ile gayet uyumlu olan bu çalışmaların hedefe ulaşmasını temenni edelim. Tabii nihaî hedef olan Ermenistan sınırının açılmasını da. Bilvesile Van uluslararası havalimanı oluyor. Darısı Diyarbekir’in başına.