Zachary McKiernan, History @ Work
Bu makaleyi İngilizce orijinalinden Berk Ketenci çevirdi.
Raúl Lazo atları severdi. Luis Gaete tarlasında elleriyle çalışırdı. Juan Leiva taşrada eğitimin bir hak olduğuna inanırdı. José Castro’nun kırmızı bir traktörü vardı. Paine Tutukluları Kayıp ve İnfaz Edilmişlerinin Akrabaları Derneği (AFDD-Paine)’nin başkanı Juan Leonardo, kasabada güneşli bir sabah Paine Hafıza Anıtı’nın varoluş amacından bahsetti: yerel kasaba halkının Pinochet diktası kurbanlarını yeniden ‘insanileştirmek’. Reinaldo, “aile bireylerinin katılımının sırf gündelik anlatı üretmek için değil aynı zamanda nesiller arası ve toplum içi dialog vesilesiyle insan hakları kültürü ve saygısı yaratmak için hafıza yapımı sürecinin olmazsa olmazı olduğunu” ekledi. Bu yüzden Paine Hafıza Anıtı bugün oturup düşünmek için halka açık bir alan olduğu gibi, yaşam ve insan haklarıyla ilgili sosyal ve kültürel etkinliklerin de yapıldığı bir mekan olarak işlevini sürdürmekte.
Dünya gözlerini 1973 Şili diktasının yaptıklarına diktiğinde odaklarındaki mühim yer Santiago’ydu. Hunter Hawk jetleri ve ordu tankları başkanlık sarayı La Moneda’yı bombalarken, Şili’nin daha az bilinen bölgeleri de direniyor ancak yeni askeri düzene karşı kaybediyordu. Ekim 1973’te Santiago’nun 30 kilometre kadar güneyinde bulunan küçük tarım kasabası Paine’de 70 insan öldürüldü veya zorla kaybettirildi. Şili’nin ilk hakikat komisyonuna göre bu rakam Paine’yi içinde popülasyonuna oranla en çok kurban olan yer yapmakta. Bir başka değişle “bütün halk terör ve korkuyla yok edilmişti”. [çev. Hafıza için Bir Yer] (Paine: Un Lugar para la Memoria, AFDD broşürü).
Terör ve korkunun yeri Paine Hafıza Anıtı’ndaki “Hayatın Hafızası” ile değiştirildi. Anıtın yapımı 2000’de başladı, 2006’de tamamlandı. Anıt, kendine özgün bir biçimde yerelliğini korurken aynı zamanda evrensel bir mesaj veriyor. Tarım arazileriyle çevrelenmiş küçük bir alanda bulunan bu hafıza anıtı taşradaki mekan ve yaşamla üretilmiş bir ilişkiye sahip.
Yaklaşık 1000 dikili kütük birbirlerinden bir kaç metre ayrık, bir ormanı andırıyor. Bu “orman” Şili’nin Andean sıradağlarının zirvesini; dağların denize bakan yamaçlarını ve her ikisinin arasında kalan yeşil vadinin kontürlerini andırıyor. 1000 kütüğün 70’i—kayıp veya infaz ettirilenleri temsilen—“kayıp”. Mekanın yanında küçük bir dere akıntısı var.
Paine Hafıza Anıtı’nın en çarpıcı kısmı ise ormanın boşluklarını dolduran 70 mozaik. Bu mozaikler devlet terörünün kurbanı olmuş olanların, öncesindeki hayatlarının tasvirleri. Atlarıyla Raul Lazo. Luis Gaete bahçesi ve tarlasında. Juan Lieva kitapları ve ders notlarıyla. José Casto’nun kırmızı traktörü. Bu mozaikler aile bireylerinin ve arkadaşlarının sanatçı, sosyal hizmet çalışanları ve psikologlarla birlikte birbirine “yapıştırdığı”, anıtın yapılış amaçlarını gösteriyor. Amaçları: Aile bireylerinin katılımıyla yaratıcı dialoğu ve insan hakları kültürünü Paine halkı için üretmek.
Mozaikler bazı diğer hafıza anıtlarında sessiz bir tarihin işaretçisi görevini üstlenirler: Paine’de yaşayanlar kurban yahut şehit değil. Bu yapı da komşular arasında eski ve yeni öyküler üretmelerini sağladı.
16 Ekim 1973’te Paine’de dedesi kaybolan Juan Rene tarihe ilgi duyuyor. Mozaike olan merakı ise anıtın sosyal ve kültürel etkilenliklerine iştirak etmesiyle başladı. Şili Üniversitesi’ne sunduğu “Yaşam ve Ölümle Karşı Karşıya Gelmek: Paine’deki Devlet Terörizmi ve Vahşetinin Tarihi ve Anıları (1960-2008)” teziyle ise bu ilişki merakın da ötesine geçti. Çalışması Paine Hafıza Anıtı’nda segilenmiyorsa da, bu yapbozun önemli bir parçası. Zira Juan Rene’nin tezi Paine Hafıza Anıtı’nı hem üreten hem de onun ürünü olan bir süreçti; anıt çalışması sürerken başladı ve ona paralel bir şekilde devam etti. Çalışma hem bugünü, hem de diktatörlük sırasında ve sonrasında baskı önünü açan benzer emsalleri kapsayan daha geniş bir tarihi analiz ediyor.
Hafıza anıtı, Rene’nin dedesinin kaybolmasının üzerinden yaklaşık otuz yıl geçmesinin ardından yapıldığı için, tez de taşradaki tarihin sosyo-kültürel perspektiften yazıya dökülmüş hali. Bu, zannediyorum ki, hafıza anıtı kavramının sahip olduğu potansiyelin “yumuşak güç” nitelendirmesinin daha ötesine gidebileceğini gösterecek.
Juan Rene, amcası Juan Reinaldo (AFDD-Paine başkanı) ve diğerleri Paine’de, Santiago şehir merkezinin dışında bir hafıza anıtı yaratmak gibi özgün bir tecrübe gerçekleştirdiler. Şili’nin az bilinen ve az rağbet gören taşradaki toplumlarının günlük hayat tecrübelerini—ve siyasi ve sosyal paradigmalarını—kurtarıp, aktarıp, yeniden değerlendirmek, suskunluların üzerindeki örtüyü kaldıran bir çalışma. Bu suskunluklar coğrafi olarak sınırlı bir yere dair olsa da direnmeye, baskıya ve insan haklarına dair temel bir ders niteliğinde. Eğer bu suskunlukları dinlersek şüphesiz ki kendi kırılgan anılarımızı yaratan mozaik parçalarımızın farkına varacağız ve onları gerçekle buluşturacağız.