Ana içeriğe atla
Ana Sayfa
22.12.2023

Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu’ndan Gazze’de ateşkes çağrısı

<< TÜM HABERLER

Hafıza Merkezi olarak üyesi olduğumuz Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu (ICSC) sekreteryası tarafından 21 Kasım 2023 tarihinde kaleme alınan bu açık mektup dünyanın farklı ülkelerinden koalisyon üyesi STK’ların imzasına açıldı. İmzacısı olduğumuz bu mektubu kamuoyunda yaygınlaştırmak amacıyla Türkçeye çevirdik. Mektubun İngilizce, Arapça, Fransızca, İspanyolca metinlerine ICSC web sitesinden ulaşabilirsiniz. 

— 

21 Kasım 2023

Bugün Gazze’de tanık olduğumuz şey, dünyayı daha derin bir kutuplaşmaya ve yeni şiddet döngülerine sürükleyecek ahlaki bir başarısızlık ve insani bir felakettir.

Sadece altı hafta içinde Gazze'de 5 bini çocuk olmak üzere 12 binden fazla sivil öldürüldü. Binlerce kişi ağır yaralı, ihtiyaç duydukları tıbbi bakımı alamıyor ve çok daha fazlası kurtarılmayı beklerken enkaz altında kalıyor. İsrail’in uyguladığı abluka ve hastanelere yönelik saldırıları nedeniyle temel tıbbi bakımın artık sağlanamadığı hastanelerde prematüre bebekler de dahil olmak üzere hastalar ölüyor. Ve binlerce aile çaresizce kayıp, kaçırılmış ya da öldürülmüş sevdiklerinden haber bekliyor. 

Tüm bunlara ek olarak, yaklaşık 1200 İsrailli ve Batı Şeria’da 200'den fazla Filistinli öldürüldü. 

Bu insani felaketin üzerinden bir aydan fazla bir süre geçmesine rağmen dünya, Birleşmiş Milletler ve önde gelen uluslararası insan hakları örgütlerine göre savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil eden bu eylemleri durdurmakta başarısız oldu; zira pek çok kişi İsrail'in şiddeti tırmandırmasını görmezden geliyor ya da bazı durumlarda aktif olarak destekliyor.

Çatışma ve ölümün normalleştirilmesi, empati yokluğu ve bazı hayatların diğerlerine göre öncelikli hale getirilmesi, ortak insanlığımızın ve “Bir Daha Asla” sözümüzün iflasıdır. 

Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu’nun (ICSC), kurulduğu 1999 yılından bu yana dünyanın dört bir yanındaki farklı çatışma bağlamlarında yürüttüğü mücadelelerden çıkardığı bir dizi önemli ders var: 

1. Şiddet hiçbir zaman barış ve güvenlik getirmez.

İster yapısal ister devam ediyor olsun, şiddet hiçbir zaman barış ve güvenlik sonucunu üretmez. Şiddet ancak daha fazla şiddeti doğurur, ötekine duyulan empati ve şefkati azaltır ve savaşan grupların diyaloga katılımını engeller.

İsrail’in kendini savunmak adına Gazze’nin sivil halkına karşı sürdürdüğü saldırılar sadece hukuka aykırı olmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel istikrarsızlığa katkıda bulunuyor, ve Arap karşıtı, İslamofobik, antisemitik eylemlerde gördüğümüz gibi dünya genelinde giderek artan yeni şiddet döngülerini körüklüyor.  

Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu (ICSC) bu çerçevede şu çağrılarda bulunuyor:

  • Tam ve acil bir ateşkes;
  • Gazze halkı için ihtiyaç duyulan insani yardımın sağlanması;
  • İsrail hapishanelerinde keyfi olarak tutulan tüm Filistinlilerin serbest bırakılması;
  • Hamas tarafından rehin tutulan tüm İsraillilerin serbest bırakılması; ve 
  • Filistin ve İsraillilerin eşit haklardan yararlanabilmesi.

2. Hakikat ve adalet arayışı, tekrarlanan şiddet döngülerini sona erdirmenin tek yoludur.

Uzun süren çatışmalarda mitler, klişeler, manipüle edilmiş mağduriyetler, zafer anlatıları ve nesiller boyunca aktarılan sessizlikler vardır. Gerçeklerin bu şekilde çarpıtılması şiddet ve intikam döngülerinin devam etmesine katkıda bulunur. Adli ve adli olmayan mekanizmalar yoluyla geçmişe dair hakikatlerin ortaya çıkarılması ise bir toplumun geçmişle yüzleşmesini sağlar ve inkârcılıkla revizyonizmi önler. Bu mekanizmalar aynı zamanda birden fazla hakikatin anlaşılmasını ve ortaya çıkmasını sağlar - doğrulanmış belgelere ve kanıtlara dayanan olgusal hakikat; farklı bireyler ve gruplar arasındaki diyalojik süreçlere odaklanan sosyal hakikat; ve adil ve dirençli toplumun mağdurların acılarının, onurlu ve yan yana yaşama haklarının kabul edilmesi ve tanınması ile mümkün olduğu önermesi üzerine inşa edilen, mağdur merkezli onarıcı hakikat. Çatışma sonrası toplumlar, mağdurların hakikat ve adalet haklarının tanınması üzerine inşa edilmelidir. 

Son çatışmalar öncesinde ve sırasında işlenen tüm suçlar ve bunların temel nedenleri ile ilgili hakikat ve adalet arayışı, hem Filistinliler hem de İsrailliler için güvenlik ve barışı sağlamanın tek yoludur.

ICSC bu çerçevede şunları savunur:

  • İsrail’in Gazze’ye yönelik 16 yıllık ablukasının, yasadışı daimi işgal ve yerleşimlerin ve apartheid politikalarının sona erdirilmesi de dâhil olmak üzere, mevcut ölümcül şiddet ve zulüm döngüsünün temel nedenlerinin araştırılması; 
  • Son çatışmalar öncesinde ve sırasında tüm taraflarca işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçların kovuşturulması;
  • Uluslararası toplumun insan hakları ilkelerine ve uluslararası insancıl hukuka olan sarsılmaz bağlılığının her bağlam için yeniden teyit edilmesi; ve
  • Uluslararası hukuk ve insan hakları standartlarının uygulanmasına yönelik çifte standartlı yaklaşımları reddetmek için işbirliği içinde çalışılması.

3. Travmanın iyileştirilmesine öncelik verilmeli ve bu konu merkeze alınmalı.

Çatışmalarda, özellikle de bireyler aşırı şiddet ve adaletsizliğe maruz kaldığında, ruhsal sıkıntıların hayatta kalanlar ve gelecek nesiller üzerinde uzun süreli etkileri olur. Travma ele alınmadığında ve mağdurlara iyileşmek için ihtiyaç duydukları araç ve destekler sağlanmadığında kin duygusu, nefret ve şiddet gelecek nesillere aktarılır. 

Hem İsrail hem de Filistin bağlamında, soykırım, zorla yerinden edilme, yerleşimci sömürgeciliği, savaş ve yapısal ayrımcılık miraslarından kaynaklanan nesiller arası travma, bölünmeleri derinleştirmiştir. Hem İsrailliler hem de Filistinliler için barışçıl bir geleceğe giden yol, geçmişle hesaplaşmayı gerektirecektir. Uzlaşma ancak hakikatin anlatılması, adalet ve iyileşme için alan olduğunda gerçekleşebilir.

ICSC bu çerçevede şunları destekler:

  • Mevcut krize yönelik travmaya duyarlı bir yaklaşım sergilenmesi; 
  • Mağdurlara ve hayatta kalanlara psikososyal destek araçlarının sürekli olarak sağlanması ve iyileşmenin zaman, çoğu zaman on yıllar aldığının kabul edilmesi; ve
  • Travma iyileştirme mekanizmalarının uzun vadeli düşünülmesi, ki bu İsrailliler ve Filistinlilerin ihlal ve adaletsizlik deneyimlerinin yanı sıra barış, adalet ve uzlaşı isteklerinin paylaşılması için de kaynak ve yollar sağlanmasını gerektirecektir.  

4. Basit, tekil anlatılara meydan okunmalıdır.

Anlatılar barışın sağlanmasında önemli bir rol oynayabileceği gibi şiddet ve çatışmanın körüklenmesinde de rol oynayabilir. Bir grubun meşruiyetini destekleyen ve diğerlerinin deneyimlerini dışlayan basit ve kendi kendini güçlendiren anlatılar kolayca bölünme, insanlıktan çıkarma ve şiddet için gerekçeler haline gelebilir.

İsrail ve Filistin bağlamında dünyanın dört bir yanındaki ana akım medya, Filistinlilerin seslerinin susturulmasında, kutuplaşma ve aşırıcılığı körükleyen zararlı anlatıların yayılmasında sorumluluk taşımaktadır. “Ötekinin” insanlıktan çıkarıldığı toplumlarda, iyileşme ve uzlaşma için hayati önem taşıyan birbirleriyle iletişim kurma becerisi de kaybolur.

ICSC bu çerçevede şunları destekler:

  • Barışçıl ve adil toplumlar inşa etmek için tek boyutlu ve basit değil çok yönlü, çoğulcu perspektiflere alan yaratan yeni, kapsayıcı anlatılar oluşturulması;
  • Mağdurlara ve hayatta kalanlara hikâyelerini, çatışma deneyimlerini ve barışa dair umut ve vizyonlarını paylaşabilecekleri platformlar sağlanması; 
  • Filistinli ve İsrailli sivillerin şeytanlaştırılmasını ve insanlıktan çıkarılmasını kınayan; tarafsız, olgulara dayalı ve adil yayın yapan; ezilen seslere alan açan ve bu sesleri yükselten; öğrenme ve müzakereye alan sağlayarak tüm mağdur grupları için empatiyi teşvik eden sorumlu medyanın teşvik edilmesi; ve 
  • Yanlış bilgilere karşı gerçeklere dayalı objektif haberlerle; nefret ve korku yerine empati, anlayış ve sosyal uyumu destekleyen hikayeler paylaşarak vahşeti önleme çabalarını güçlendiren gazetecilerin desteklenmesi.

5. Eleştirel duruş sergileyen bir sivil toplum her türlü baskıya karşı bir güvencedir.

Eleştirel duruş sergileyen bir sivil toplum her zaman, her türlü baskıya karşı en iyi güvencedir. Sivil toplum aktörleri yalnızca kamusal faydanın savunucuları olarak değil, aynı zamanda yerel toplulukların dönüşüm süreçlerine dahil olabilmeleri adına kapasitelerinin artırılması ve bilgilendirilmelerinde; yerleşik kutuplaştırıcı anlatıların dönüşebilmesi için çatışmanın fay hatları arasında diyaloğun teşvik edilmesinde; barış ve sosyal adalet için harekete geçilmesinde, ve devletlerin sorumlu tutulmasında merkezi bir rol oynamaktadır. Ancak ne yazık ki toplumsal ilgisizlik oldukça gerçek bir olgu ve insanlar sistemin adaletsizliğinden doğrudan etkilendiklerini düşünüyorlarsa çoğu zaman konuya kayıtsız kalabiliyorlar. 

İsrail ve Filistin çatışmasında birçok sivil toplum aktörü kendilerini felç olmuş gibi hissediyor ve seslerini çıkaramıyor. Ya toplumlarına zarar vermekten korkuyorlar ya da çok karmaşık gördükleri bir çatışma hakkında fikirlerini ifade etmekten çekiniyorlar.  

Fakat tarih karmaşıktır. Anlatılar çokludur ve yeni nesillere aktarılan travma derindir. Acı, korku ve öfke vizyonumuzu gölgelediğinde, insan hakları ilkeleri ve uluslararası hukuk etik pusulamız olmalıdır.

Gerçekte sivil toplumun büyük bir kısmı, işlerini ve/veya fonlarını kaybetme korkusunun da dahil olduğu misilleme korkusuyla sessizleştirilmektedir. Dünyada şahit olduğumuz ifade özgürlüğüne yönelik saldırılar ve antisemitizmin sivil toplumu susturmak için araçsallaştırılması tehlikeli bir yoldur. Bu bağlamda kültürel, ırksal veya etnik bir grup olarak Yahudilere karşı düşmanlık veya ayrımcılık olarak tanımlanan antisemitizm her zaman kınanmalıdır, ancak İsrail hükümetinin uluslararası hukuk ihlallerini eleştirmek ve Filistinlilerin eşit haklarını desteklemek doğası gereği antisemit değildir. Hiç kimse bu konularda sesini yükselttiği için ayrımcılığa uğramamalıdır. 

ICSC bu çerçevede şunları destekler:

  • Empati kuran ve çatışmalardan etkilenen tüm mağdurların yanında duran bir sivil toplum;
  • İnsan hakları ilkelerini ve uluslararası hukuku savunmak üzere güçlendirilmiş, angaje bir sivil toplum;
  • İster antisemit, ister İslamofobik veya Arap karşıtı olsun, her türlü nefret, şiddet veya ayrımcılığı kınayan bir sivil toplum.

Vicdan Mekanları olarak rolümüz nedir?

Vicdan Mekanları, köklerini üyelerinin parçası olduğu toplumlardan alan, şefkat ve diyaloğu teşvik etme konusunda önemli bir sorumluluğa sahip bir oluşumdur. İnsan hakları ve sosyal adaletin hizmetinde hafızanın gücünü harekete geçirmeye kendini adamış kurumlar olarak bizler, eleştirel düşünme ve sosyal güçlenmeye elverişli güvenli alanlar yaratarak toplumların ilgisizlik ve korkudan uzaklaşmasına yardımcı olabiliriz. 

Günümüz insan hakları ihlallerini ortaya koyup ele alabilmek için geçmişten dersler çıkaran Vicdan Mekanları, barış ve adalet için verilen mücadelelerin tekil destekçileri; çoğulculuğu ve katılımı teşvik eden yeni hikaye ve anlatıların mahsenleri; insan haklarına dünya çapında saygı gösterilmesinin savunucuları haline gelirler.

Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu çalışanları, herkes için daha barışçıl ve eşitlikçi bir gelecek kurabilmek için kolay değil zor olanı, yani geçmişe korkuyla boyun eğmek yerine onunla şeffaf ve cesur bir biçimde yüzleşmeyi seçen üyelerinden sürekli ilham almaktadır. 

Uluslararası bir koalisyon olmamızın getirdiği kolektif gücümüzle etki yaratmak için eşsiz bir konumdayız. Her bir üye kurumun farklı kapasiteleri ve harekete geçmek için özel ihtiyaçları olabilir, ancak Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu hepimiz aşağıdaki ortak hedefler için mücadele ederken bizlerin yanındadır:

  • Şiddetin hemen durdurulması ve Filistinlilere insani yardımın sağlanması;
  • Empati ve şefkatin daha kapsayıcı anlatıların desteklenmesi ve paylaşılması yoluyla teşvik edilmesi;
  • Mevcut çatışmadan etkilenen toplulukların iyileşmesini destekleyen programların sağlanması; ve 
  • Ortak insanlığımızı yücelten dürüst, saygılı diyaloglar için güvenli alanlar yaratılması.  

Birlikte daha güçlü ve iyiyiz. Her zaman olduğu gibi, düşüncelerinizi, çıkardığınız dersleri ve sorularınızı bekliyoruz. Bizimle coalition@sitesofconscience.org adresinden veya ekip sayfamızdan iletişime geçebilirsiniz.  

Dayanışma ile,

Uluslararası Vicdan Mekanları Koalisyonu