Türkiye’de Toplanma Özgürlüğüne Dair Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri Politika Belgesi, Hafıza Merkezi’nin Avrupa Birliği desteğiyle yürüttüğü “Meydan: Toplanma Özgürlüğünü ve Kamusal Alanı Geri Kazanmak” projesi kapsamında hazırlandı. 2018’den bu yana İnsan Hakları Örgüt ve Savunucularının Desteklenmesi alanında yürüttüğümüz çalışmaların bir parçası olan bu projede, Türkiye’de barışçıl toplanma özgürlüğünün önündeki yasal, siyasi ve idari engelleri analiz etmeyi ve kamusal alanları geri kazanma mücadelesine katkı sunmayı amaçlıyoruz.
2013’te ülke geneline yayılan Gezi Parkı protestoları, Türkiye’de uzun yıllardır kısıtlanan ve hatta şiddetle bastırılan barışçıl toplanma özgürlüğü için bir sembol haline gelmişti. O zamandan bu yana, muhalif görüşlerin barışçıl toplanmalar aracılığıyla kamusal alanlara erişimi yıllar içinde kısıtlanmaya devam etti. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günüyürüyüşleri, Taksim'deki 1 Mayıs gösterileri,Onur Yürüyüşleri ve LGBTİ+ etkinlikler, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın eylemleri, Newroz Kutlamaları gibi belli günler, yerler ve konularda düzenlenmek istenen toplanmalar sistematik olarak engellendi.
2025 yılına gelindiğinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin 19 Mart 2025’te gözaltına alınmasının ardından, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında barışçıl gösteriler düzenlendi. Anayasal güvencelere rağmen bu gösteriler “kanunsuz” ilan edilerek bastırıldı, 2000’i aşkın kişi gözaltına alındı, 300’ü aşkın kişi tutuklandı, göstericiler kötü muamele ve polis şiddetine maruz kaldı. 1 Mayıs’ta İstanbul genelinde ulaşım kısıtlandı, Taksim Meydanı’na yürümek isteyen göstericilere polis sert biçimde müdahale etti ve 400’ü aşkın kişi gözaltına alındı. Geniş yasak kararlarına rağmen 11. İstanbul Trans Onur Yürüyüşü’nde yürüyen göstericilerden 46 kişi polis şiddetiyle gözaltına alındı. 23. İstanbul Onur Yürüyüşü için İstanbul Valiliğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü alanı olarak tanımladığı Yenikapı Miting Alanına yapılan resmi başvuru reddedildi. Ortaköy’de düzenlenen Onur Yürüyüşü’nde ise şiddetle gözaltına alınan 53 kişiden 3’ü tutuklandı. Bu müdahaleleri soruşturma ve davalar eliyle yargısal taciz takip etti.
Bu politika belgesi, bu yaşananlardan önce hazırlanmış olsa da, tüm bu gelişmeler metinde tespit edilen yapısal sorunları açık biçimde doğrulayan nitelikte. Bu sorunların çözümü ise, ancak 2911 sayılı Kanun’un köklü biçimde değiştirilmesi ve kolluk kuvvetleri ile yargının temel hak ve özgürlüklere alan açan bir yaklaşım benimsemesiyle mümkün olabilir.