Ana içeriğe atla
Ana Sayfa
20.06.2022

Ortak açıklama: Musa Anter cinayetine ilişkin hakikat zamanaşımı süresi dolmadan ortaya çıkarılsın!

<< TÜM HABERLER

Kürt gazeteci, aydın ve yazar Musa Anter, 20 Eylül 1992’de Kültür ve Sanat Festivali’ne katılmak üzere davet edildiği Diyarbakır’da vurularak öldürüldü. 2000 yılına dek cinayetin sorumlularının tespit edilmesini sağlayacak etkili bir soruşturmanın olmaması nedeniyle, Musa Anter'in ailesi 22 Şubat 2000 tarihinde AİHM'e başvurdu ve AİHM, 2007 yılında yaşam hakkının hem maddi hem de usul açısından ihlal edildiğine karar verdi. AİHM kararında olayın ardından ortaya çıkan ve Musa Anter'in öldürülmesiyle doğrudan ilgisi olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1998 tarihli Susurluk Raporu gibi bazı önemli delillerin yetkililer tarafından kullanılmadığını tespit etti.Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birimi (JİTEM) eski tetikçisi Abdulkadir Aygan’ın AİHM kararından yıllar sonra gelen itirafları, 2009 yılında yani cinayetten tam 17 yıl sonra soruşturmanın yeniden açılmasını sağladı. Abdulkadir Aygan (Aziz Turan) bir hatır

Kürt gazeteci, aydın ve yazar Musa Anter, 20 Eylül 1992’de Kültür ve Sanat Festivali’ne katılmak üzere davet edildiği Diyarbakır’da vurularak öldürüldü. 2000 yılına dek cinayetin sorumlularının tespit edilmesini sağlayacak etkili bir soruşturmanın olmaması nedeniyle, Musa Anter’in ailesi 22 Şubat 2000 tarihinde AİHM’e başvurdu ve AİHM, 2007 yılında yaşam hakkının hem maddi hem de usul açısından ihlal edildiğine karar verdi. AİHM kararında olayın ardından ortaya çıkan ve Musa Anter’in öldürülmesiyle doğrudan ilgisi olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1998 tarihli Susurluk Raporu gibi bazı önemli delillerin yetkililer tarafından kullanılmadığını tespit etti.

Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birimi (JİTEM) eski tetikçisi Abdulkadir Aygan’ın AİHM kararından yıllar sonra gelen itirafları, 2009 yılında yani cinayetten tam 17 yıl sonra soruşturmanın yeniden açılmasını sağladı. Abdulkadir Aygan (Aziz Turan) bir hatıratında Musa Anter cinayetinin JİTEM’in önde gelen kadrosu tarafından planlandığını itiraf etti. Bunun üzerine PKK itirafçıları Cemil Işık, Ali Ozansoy, Abdülkadir Aygan, Hamit Yıldırım ve Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım hakkında tutuklama kararı verildi. 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasına çok kısa bir süre kala, 29 Haziran 2012 tarihinde Hamit Yıldırım  tutuklandı ve zamanaşımı sorunu 10 yıl daha ertelenmiş oldu. 

Cinayetten tam 21 yıl sonra, 2013 yılında Hamit Yıldırım, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan ve emekli Albay Savaş Gevrekçi hakkında Musa Anter cinayeti nedeniyle “kasten insan öldürmek ve halkı silahlı isyana teşvik etmek” suçlarından yargılanmak üzere dava açıldı. Dava 2015 yılında Ankara’ya nakledildi. Musa Anter davası, 2014 yılında 90’lı yıllarda Kürt illerinde JİTEM mensupları tarafından işlenen zorla kaybetme ve hukuk dışı infazlarla ilgili yürüyen ve JİTEM Ana Davası olarak anılan davayla; 2019 yılında ise Mahmut Yıldırım tarafından işkence edilerek öldürülen Ayten Öztürk’ün davası ile birleştirildi

Abdulkadir Aygan’ın itirafları soruşturmanın yeniden açılmasını sağladıysa da bu itiraflar bugüne kadarki kovuşturma sürecinde kamu otoriteleri tarafından olayları çevreleyen koşullar hakkında hakikati ortaya çıkarmak, sorumluları tespit etmek ve cezalandırmak üzere değerlendirilmedi. Davaların birleştirilmesi yargı makamlarının kovuşturmanın esasını, ağır insan hakları ihlallerini mümkün kılan örtülü ve sistematik yapıyı ortaya çıkaracak ya da hesap verebilirliği sağlayacak şekilde genişletmelerini sağlayamadı. Dolayısıyla Musa Anter cinayetinin faillerinin ortaya çıkarılması, yargılama makamlarının öncelikleri arasında yer almadı.

Anter ailesinin vekili Av. Selim Okçuoğlu, Musa Anter davasında zamanaşımı süresine çok kısa süre kalması ve birleştiği diğer davaların henüz karar aşamasında olmamaları nedeniyle diğer dosyalardan tefrik edilmesi için defalarca kez talepte bulunduysa da Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi her defasında tefrik taleplerini reddetti ve bu ret kararlarını, davanın sanıkları Abdülkadir Aygan ve Cemil Işık’ın henüz savunmalarının alınamamış olmasıyla gerekçelendirdi. Oysa bu kişilerle ilgili işlem yapılamamış olması yine Adalet Bakanlığı’nın uzun yıllardır mahkemeye cevap vermemesi nedeniyleydi. 

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava kapsamında 20 Eylül 2022 tarihi itibariyle 30 yıllık zamanaşımı süresinin dolması ve Musa Anter’in öldürülmesine ilişkin sanıklara yöneltilen suçlamaların düşmesi öngörülüyor. 

Musa Anter cinayeti davası da dahil bu dönemde işlenen devlet suçlarına karşı açılan davalar, 1990’lı yıllarda devlet içinde gayri resmi bir statüyle faaliyet JİTEM’in  işlediği suçlar ve ağır insan hakları ihlalleri ile hesaplaşmak için çok önemli bir imkân sunmaktaydı. 2010’lu yılların başında haklarında güçlü iddianameler hazırlanan ve insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla ağır hapis cezaları talep edilen üst düzey kamu görevlileri ve askerlerin bugün tek tek aklandığını görüyoruz. 

Bu davanın da zamanaşımı ile sonuçlanması Türkiye’de kolluk kuvvetleri tarafından işlenen suçların cezasız kalması geleneğinin devamı anlamına geliyor. Cezasız bırakılan her suç bir yenisini çağırıyor. 1990’lı yıllardaki ağır insan hakları ihlalleri ile yüzleşmedikçe ve katliamların faillerini yargı önüne çıkarıp adil bir şekilde yargılamadıkça, aslında faili belli olan cinayetler faili meçhul kalmaya devam edecek. 

Aynı akıbetin Musa Anter cinayeti bakımından da gerçekleşmemesi için yargı makamlarını davada etkili soruşturma yürütmeye ve hakikati ortaya çıkarma yükümlülüğünü yerine getirmeye davet ediyoruz. Böylesi bir resmi aklama süreci karşısında bizler sorumluların cezalandırılmasını, mağdur zararlarının giderilmesini ve hakikatin ortaya çıkarılmasını hep beraber ısrarlı olarak talep ediyoruz.


İnsan Hakları Derneği

Çağdaş Hukukçular Derneği

Hakikat Adalet Hafıza Merkezi 

Özgürlük için Hukukçular Derneği