Ana içeriğe atla
Ana Sayfa
<< TÜM YAYINLAR

Hafıza ve Sanat Konuşmaları 2020

Yazar: Aslı Zengin, Banu Cennetoğlu, Banu Karaca, Begüm Özden Fırat, Dilan Yıldırım, Ege Berensel, Erden Kosova, Ezgi Bakçay, Nora Tataryan, Özlem Demiş, Tanıl Bora, Turgut Tarhanlı, Umut Tümay Arslan, Zeynep Günsür Yüceil, Zeynep Sayın

Derleyen: Eylem Ertürk, Sevim Sancaktar

Yayın Tarihi: 2021

Yayıncı: Hakikat Adalet Hafıza Merkezi

BELGEYİ GÖSTER

Hafıza ve Sanat Konuşmaları 2020 kitabının bağlamını oluşturan Hafıza ve Sanat projesi, demokratik değerlerin, hukukun ve insan haklarının üstünlüğünün yıprandığı, sivil toplum hareketinin türlü baskılarla mücadele ettiği günümüz Türkiye’sine sanat alanındaki üretimlerin merceğinden bakmayı hedefliyor. Görsel sanatlar ve gösteri sanatları alanında 2000 yılı sonrasındaki üretimlere odaklanan proje araştırma, seçki-arşiv derlenmesi ve yorumlama aşamalarından oluştu. Proje kapsamında iki yıla yakın devam eden araştırma neticesinde önce seçkiye dâhil edilen üretimler belirlendi, ardından bu üretimlere dair çoklu okumalara imkan veren bir süreç kurgulandı. Bu amaçla seçki-arşiv farklı çalışma alanlarından 15 akademisyen, eleştirmen ve sanatçının yorumlarına açıldı ve onlarla beraber 5 tema altında tartışmalar yürütüldü. Aslı Zengin, Banu Cennetoğlu, Banu Karaca, Begüm Özden Fırat, Dilan Yıldırım, Ege Berensel, Erden Kosova, Ezgi Bakçay, Nora Tataryan, Özlem Demiş, Tanıl Bora,Turgut Tarhanlı, Umut Tümay Arslan, Zeynep Günsür Yüceil, Zeynep Sayın ile yürütülen bu tartışmalar daha sonra bir konuşma programına dönüştü. Bu kitaptaki yazılar 16–25 Aralık 2020 tarihleri arasında çevrimiçi olarak düzenlediğimiz projenin bu ilk kamusal programı Hafıza ve Sanat Konuşmaları’na dayanıyor.

Önsöz’den:

1940 yılının başlarında Walter Benjamin Nazi Almanyasının dehşetinden kaçmak için sığındığı duraklardan sonuncusu olan Paris’te Pasajlar kitabı üzerinde çalışıyordu. Bu kitabın önsözü olarak hayal ettiği “Tarih Kavramı Üzerine” metnindeki IX. tezde şöyle der:

“Klee’nin ‘Angelus Novus’ adlı bir tablosu var. Bakışlarını ayıramadığı bir şeyden sanki uzaklaşıp gitmek üzere olan bir meleği tasvir ediyor: Gözleri faltaşı gibi, ağzı açık, kanatları gerilmiş. Tarih meleğinin görünüşü de ancak böyle olabilir, yüzü geçmişe çevrilmiş. Bize bir olaylar zinciri gibi görünenleri, o tek bir felaket olarak görür, yıkıntıları durmadan üst üste yığıp ayaklarının önüne fırlatan bir felaket. Biraz daha kalmak isterdi melek, ölüleri hayata döndürmek, kırık parçaları yeniden birleştirmek… Ama Cennet’ten kopup gelen bir fırtına kanatlarını öyle şiddetle yakalamıştır ki, bir daha kapayamaz onları. Yıkıntılar gözlerinin önünde göğe doğru yükselirken, fırtınayla birlikte çaresiz, sırtını döndüğü geleceğe sürüklenir. İşte ilerleme dediğimiz şey, bu fırtınadır.”[1]

Benjamin, aynı yıl, 1940 yılının sonbaharında bir grup Nazi-karşıtı Almanla birlikte zorlukla ulaştıkları Fransa-İspanya sınırında geçişlerine izin verilmeyeceği haberi üzerine Gestapo’nun eline düşmemek için intihar etti. Geçmişin yıkıntılarına, kayıplarına gözlerini büyük bir me- rak ve dikkatle çevirmiş, bu enkazın içindeki kı- rık parçaları kurtarmaya çalışırken “Cennet”ten kopup gelen fırtınayla olmayan bir geleceğe sü- rüklendi. Benjamin’in tarih tezlerinde fırtına bir alegoridir. “Alegori, dağılan bir dünyanın, şey- lerle anlamın birbirinden koptuğu bir dünyanın biçimidir.” [2] Bugünün dünyasında ise hem iklim krizinin neden olduğu kasırgalar ve afetlerle, hem de savaşlar, sürgünler, katliamlar ve kayıp- larla fırtınanın gerçek ve alegorik mevcudiyeti birbirine yakınlaşıyor. Banu Cennetoğlu’nun mültecilerin güncellenen ölüm listelerini gör- selleştiren ve “kâğıtlar üzerinde bir yas tutma” [3] olarak düşündüğü işi, mültecilerin teknelerini batıran fırtınayı olduğu kadar insanları yerinden eden savaşların ve onları yollarda ve kamplar- da ölüme mahkûm eden ırkçılığın fırtınasını da hatırlatır.

Bu kitapta, Hafıza Merkezi’nin oluşturduğu ve hâlen oluşmaya devam eden “seçki-arşiv” üzerine yazılan yazılar ve onların değindiği sanat işlerinde fırtınanın esmeye devam ettiğini kuvvetle hissediyoruz. “Gelişme” adı altında toplumsal, ekonomik, askerî, hukuksal çeşitli biçimlere bürünen fırtına, hafızayı yerinden eder, erişilemeyecek, anlamlandırılamayacak, dünyasız ve yaşamsız diyarlara sürükler.

Meltem Ahıska


[1] Walter Benjamin, “Tarih Kavramı Üzerine,” Son Bakışta Aşk, sunuş ve haz. Nurdan Gürbilek (İstanbul: Metis Yayınları, 2012), 43-44.

[2] Nurdan Gürbilek, “Sunuş,” Son Bakışta Aşk, 21.

[3] Banu Cennetoğlu’nun Erden Kosova ile söyleşisinden aktaran Ege berensel, “Ars Listografi.”